1963 doğumlu bir kızımız var. Şimdilerde ABD’de araştırmalar yapıyor. Mars’ta bulunan bir bakteriyi dünyada bulan ilk kişi… 1985 yılında Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden mezun oldu. Aynı yıl Ankara Tıp Mikrobiyoloji Bölümü’nde master ve doktora yaptı.

1991’de Devlet Bursu kazanarak Finlandiya Kuopio Üniversitesi Biyoteknoloji Bölümü’nde çalışmaya başladı ve aynı üniversitede çalışmalarıyla dikkat çekti ve doçent oldu. Türkiye’de doçent olamaması ise bir hocasının onu anlamamasına dayanıyor. Anlatıyorum… Kızımız, astım hastalığı hakkında bir tez hazırlıyor ve hocalarına sunuyor. Bölüm başkanı olan hocası tezi herkesin gözü önünde çöpe atıyor… O anı gözünüzün önüne getirin; üzülür ve ülkenize küsersiniz… Kızımız yılmıyor ve o tez birkaç yıl sonra tıp dünyasının önemli bir dergisinde yayınlanıyor.

O tarihte Finlandiya’dan davet alan acar kızımız pılını pırtısını toplayarak Türkiye’yi geride bırakıyor… Kalbi ise ülkesi için çarpıyor… Tezi beğenmeyen hocamız ise ne yapıyor inanın bilmiyorum…

Kızımız, Dr. Olavi Kajander ile vücutta kireçlenmelere neden olan “nanobakteri” adını verdikleri yeni bir mikro-organizmayı izole etmeyi başardı ve “nanobakteri”lerin kireçlenme içeren hastalıkların başlamasında tetikçi faktör olduğunu belirledi. Dünyanın pek çok üniversitesinden çağrılar alarak oralarda bilimsel çalışmalara katıldı. Halen 5 Avrupa ülkesi ile Kanada ve Amerika’da bu ortak çalışmaları sürdürüyor.

Bugüne kadar 10 uluslararası ödüle layık görüldü. Çalışmaları 1998’de Amerikan Uzay Ajansı (NASA)’nın dikkatini çekti ve kendisine yapılan öneri ile bu kurumun Astrobiyoloji Enstitüsü’nde asil üye olarak göreve başladı. 2001 yılında NASA Johnson Uzay Merkezi’ne geçti. Halen ‘Mars’ta Hayat Araştırma’ ve ‘Yer çekimi olmayan koşullarda astronotlarda böbrek taşı oluşumunun nedenleri’ isimli projelerde yetkili uzman olarak çalışıyor.

Haliç Rotary Bilim Meslek Ödülü sahibi. Finlandiya’da doktora sonrası çalışmalarıyla Nobel Tıp Ödülü’ne aday gösterildi. Aynı yıl İskandinav Ülkeleri Bilim Ödülü’nü ve En Başarılı Bilim Yayını Ödülü ve 2006’da NASA’dan Olağanüstü Bilim Adamı Ödülü aldı.

Kızımızın adı Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu… Gerçek bir Türk hanımefendisi.

Önümüzdeki yıllarda da kalp ve böbrek hastalıklarının teşhisine ilişkin, patenti yüzlerce milyon dolar değerinde önemli bir buluşu açıklanacak… Ama Türkiye onu tanımıyor…

Bilim dünyasında ona “Türklüğünden vazgeç, daha çok parladiye akıl verenlere inatla “asla” demeye devam ediyor.
Türk olması büyük sorun olmuş. Finlandiya’da Türk olduğu hiç anılmamış. Vatandaşlık başvurusu bile yapmamış ama onu hep Finli gibi tanıtmışlar dünyaya. Mesela NASA’ya gittiğinde, “NASA’ya giren ilk Finlidiye başlık atmış bir gazete.

1996 da başarılı bilim insanlarının bulunduğu bir törene çağrılmış; bu törende Türk bayrağının altına gittiğinde onu oradan alıp Finlandiya bayrağının altına almışlar. Çok ağırına gitmiş…

Çağrımdır; bu bilim kadını için Uludağ Üniversitesi hemen devreye girmeli. Çalışacağı ortam hazırlanmalı, evi, otomobili alınmalı ve çalışacağı ekip için araştırmalar başlamalı. Çiftçioğlu’nun doğum yeri Erzurum.

Hükümet, Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile Neva hanımı bulmalı, Türkiye’nin en gelişmiş kentleri arasında olan Bursa’ya gelmesi için ısrarcı olmalı.

Yetişmiş beyin gücünün başka diyarlara göçmek zorunda bırakılmadığı bir Türkiye çok yakında aslında…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir