Küçük beklentileri var halkın. Gece sokağa çıktığında kapkaça uğramayacağına inanmak istiyor, gece 24.00’de sinemadan, tiyatrodan ya da sergiden çıktığında sağ salim evine ulaşmayı bekliyor halk. Evinin asla soyulmayacağından emin olmak istiyor.

Halk, işini kolayca bulmak, geçinmek, işinden evine elleri kolları dolu dolu gelmek istiyor. Köyündeki tarlasından, bahçesinden elde ettiği ürünü kolaylıkla pazarlamak istiyor, elde ettiği parayla geçinebilmek istiyor. Çocuğunun geleceğini kara kara düşünmek istemiyor.

Evlenecek yaşa geldiğinde borçlanmadan evinin eşyalarını alabilmeyi, eşinin isteklerini yerine getirmeyi, balayına gitmeyi, bayramlarda yeni giysi ve ayakkabılar alabilmeyi, kira, doğalgaz, su, elektrik, cep telefonu, televizyon paket giderlerini, internet faturalarını ödeyebilmeyi, yaz tatillerine çıkabilmeyi umuyor.

Terörden bıktığını her fırsatta söylüyor halk.

1000 yıldan bu yana mahallesinde yan yana oturduğu, kız alıp verdiği, askerde aynı ranzaları paylaştığı, evinin işçiliğini, ustalığını yapan, mahallenin manavı, kasabı, bakkalı olan, taksi çalıştıran, pazarlarda tezgah açan, barda içki dolduran, türküsüyle hüzünlendiği, halaylarıyla coştuğu, fabrikasında çalıştığı, otelinde kaldığı, lahmacununu, kebabını, otlu peynirini yediği, şalgamını, şırasını içtiği ve tütününden sigara sardığı, Van’da kahvaltısını tattığı, Diyarbakır’da tatlısını yediği, Hakkari’de ekmeğine peynirini katık ettiği, Tunceli’de balına parmak daldırdığı, Şırnak’ta etini yediği, Batman’da köftesini ekmek arası yaptığı, Mardin’de telkâri sanatına hayran kaldığı, Munzur suyundan susuzluğunu giderdiği, Hacı Bektaşi Veli’de ikrar verdiği, Mevlana’dan beyitler söylediği, Dadaloğlu’ndan, İnce Memed’den insanlık dersi aldığı, Yunus Emre’den gerçek aşkı tattığı, peygamberler şehri Şanlıurfa’da huzura yelken açtığı, Adana’da acılı Adana, Mersin’de Tantuni ile doyduğu, İzmir’de, Antalya’da, Bodrum’da, Göcek’te, Tatvan’da, Ağrı Dağı’nda karşılaştığı, Bursa Ulu Cami’de birlikte secde ettiği, İstanbul İstiklal Caddesi’nde yan yana yürüdüğü, aynı yoldan geçtiği, aynı sudan içtiği, yazı, kışı, baharı bir olan, aynı dağda kekik toplayan, omuz omuza Çanakkale’yi geçilmez yapan, İstiklal Savaşı’nda 4 gün yan yana koşarak İzmir’e Türk bayrağı diktiği, Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’nda destan yazdığı, Kardak Kayalığında Yunan askerine güle güle dediği, Gabar’da, Hezil Çayı’nda, Peynir Dağı’nda, Çukurca’da, Gercüş’te cesaretini gördüğü, bayrak yere düşünce öperek kaldıran çocuklara sahip olmak isteyen bir halk var karşımızda.

Halk olmanın gerektirdiği hemen her haslete sahip 80 milyonluk ülkede “halklar” tanımlamasına karşı duran milyonlarca seçmen var artık.

Önce Müslümanım sonra Türküm diye konuşanların sayısındaki patlamaya şahidim.

1 Kasım seçiminde AK Parti’nin bir, iki hatta üç puan yükseleceği tahmin ediliyordu… İstikrar isteyenlerin AK Parti’ye yönelmesi bekleniyordu…

Ama hiç kimse, AK Parti’nin kurmayları da dahil yüzde 49.7’yi öngörmüyordu. Başbakan bile AK Parti’nin oyunu 9 puan yükselteceğini tahmin etmiyordu.

İktidar partisi AK Parti’den 3 milletvekilinin adını sayar mısınız?” diye sordum halka. Yanıt yok.

Tayyip Erdoğan” dediler… Başka da bir şey söylemediler…

Sır işte burada…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir