Türkiye Cumhuriyeti devletine diz çöktürmek, istediklerini almak, halkta korku yaratmak ve kaos ortamından yararlanmak isteyenlerin başvurduğu yöntemlerden sadece biri terör. Dün yüzünü bir kez daha gösteren hainler, vatandaşlarımızın canını aldı.

Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde dün yaşanan katliamda ilk belirlemelere göre 28 can kaybı, 100’ün üzerinde yaralı var. Sayılar net olarak açıklanamıyor. Yaralılar deniyor ya işte onlardan bazıları için zaman aleyhlerine işliyor. Kolu, bacağı kopanlar var aralarında. İç organları zarar görenler, yüzünün bir yanı olmayanlar, basınç etkisiyle akciğerlerinde ödem oluşanlar… Konuştuğumuz yer Suriye sınırı… 100 yaralıyı kaç dakikada hastanelere taşıyabiliriz ki… Yerde dakikalarca bekleyen yaralıların kan kaybetmesi çok tehlikeli anların da başlangıcı olmalı… İlk yardım bilmeyenler, hasta taşıma eğitiminden geçmeyenler, sakin olmayı beceremeyenler… Bağıranlar, çağıranlar, yardım isterken kendini kaybedenler…

Patlama anını defalarca seyrettim. Pankartın tam orta yerinde bir kıpırdanma olduğu an dikkatimi çekti. Pankartın üst tarafında elleriyle pankartı tutanların araya giren bir kişiye yer açma hareketi var… O arada sarı saçlı 30 yaşlarında bir kadının arkadan biraz da acele ile ayrıldığını gördüm. Bu arada tekerlekli sandalye ile pankartın yanından aşağıya doğru giden bir genç vardı. Gençler slogan attığı için tüm dikkat söylemlerindeydi… Tek ve büyük bir patlama tam da pankartın orta yerinde…

Dehşet dakikaları…

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi yaklaşık 250-300 kişinin Kobane’ye geçiş öncesi Suruç’ta basın açıklaması yapmaları sırasında gerçekleşen katliamın nasıl gerçekleştirildiği henüz net bir şekilde ortaya çıkmış değil. Yetkililer bu konuda daha sonra açıklama yaparlar…

Kesin olan şu; Bu katliamdan, dökülen kandan düzenin devamını isteyen, ülkemizde ve Ortadoğu’da gericiliğin palazlanmasına göz yuman herkes sorumludur.

Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde 1983 yılında başlayan olayların geldiği nokta ile Suriye merkezli gelişmeleri üst üste koyma zamanını çoktan geçtik. Ülkemizde çeteler ellerini kollarını sallayarak dolaşmakta, toplantılar düzenlemekte, bununla da yetinmeyip açıkça tehditler savurmaktadır. İstanbul’da aynı saatlerde patlatılan bombaları çabuk unuttuk. HSBC binası, İngiltere Büyükelçiliği ve kilisede patlayan bombalar… Reyhanlı’yı atlamayın…

Sosyal medyada önceki gece açık şekilde SGDF’lileri hedef göstererek savrulan tehditler var. Tüm bu yaşananlara göz yumanların “failleri bulup yargılayacağız” açıklamaları acıyı hafifletmiyor.

Bir takım adamları besleyerek bölgesel savaşa güç veren, kanlı provokasyonları destekleyen, ulusal ya da uluslararası güçlerin varlığı hepimizin malumu. Halkımız bu kanlı pazarlıkların bedelini canıyla ödemeye devam ediyor. Ülkemizi terörle anılan ülkeler içinde görmek hoşuma gitmiyor. Katliamların, emperyalist hesapların parçası olduğunu asla unutmamalıyız.

Hayatını kaybeden kardeşlerimizin yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara geçmiş olsun diyorum. Yaşanan katliamların, işlenen bütün insanlık suçlarının hesabını soracak, ülkeyi refaha çıkaracak bir hükümet beklediğimi de buradan bir kez daha haykırıyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir