Bazen bu topraklarda yaşayan insanımıza olan güven duygum sarsılıyor… İnsanımızın sığ siyaset tartışmalarını, takım tutar gibi parti tutmalarını, belden aşağı vurmalarını, kişinin yüzüne gülüp arkadan konuşmalarını, sahteliklerini, sadece bir bardak çay içebilmek için ‘merhaba’ demelerini, menfaat için attıkları taklaları, oturdukları koltukların sıcaklığına alışmalarını, bir kurumda başkası yokmuş gibi 20-30 yıl başkanlık yapmalarını izliyorum.

Sonra bir haber okuyorum, bir kişi internette bir paylaşımda bulunuyor ya da kısa bir video izliyorum; yargılarım alt üst oluyor. Alınan bir patent, muhtaç insanlara yapılan insani bir yardım, spor dallarında dünya birincilikleri, halkın yararına atılan bir adım, bir parkın açılışı, dünyanın neresinde olursa olsun oradaki insanlar için koşturan, yardım toplayan ve oraya yetiştiren insanlar umutlarımı tazeliyor. Devletin yetişemediği yerlerde devreye giren sivil örgütlenmeler, alınan bir sakat arabası, zor bir ameliyatı başarıyla yapan cerrahlarımız, el değmemiş, unutulmuş köylere olan yatırımlar, susuzluk çeken insanlara su ulaştırılması, nadasa bırakılan beyinlerin yeniden çalışmaya başladığının başlıca örnekleri… ‘Türk insanı’na olanak verildiğinde başarılı olduğunu yakından biliyorum. Ortadoğu Teknik, İstanbul Teknik, Boğaziçi, Karadeniz Teknik, İstanbul Üniversitesi, Bilgi, Uludağ ve Ege, üniversitelerinde bilgiyi kullanan genç insanlar harıl harıl çalışıyor.

Devletin ayakta kalması ve ülkenin saygınlığı için ter döken halk çocukları da gözümden kaçmıyor. Daha geçenlerde İznikli vatandaşımız Mehmet Mert’in araştırmalar sonunda elde ettiği ve başımıza çıkarttığı ‘icat’, içimdeki umudu yeniden filizlendirdi. Bu buluş, dünyada yeni bir dönemi başlatabilir.

Dünya elektronik devlerinin sitelerine baktım benzeri bile yok. Mert’in buluşu çanak antenleri, kabloları ve hatta uydu alıcılarını bir anda tarihin derinliklerinde bırakacak cinsten. Monte etmek için delik deşik ettiğimiz duvarları, balkon demirlerini, çatıları bir anda kurtaracak buluş için yabancılar devreye girmiş bile…

www.iznikrehber.com’dan aldığım bilgiye göre; ortaya çıkan cihazla, televizyon izlemek için gerekli olan çanak ve kablo sistemleri ortadan kalkıyor. Artık evlerimiz, işyerlerimiz ve kapalı ya da açık yerler, çanak ve LNB’den (Low Noise block down converter) kurtulacak…

Mert Bilişim’in sahibi Mehmet Mert, 10 yıl başka işyerlerinde çalıştıktan sonra kendi yerini açan bir girişimci… Mert, öncelikle çanak ile LNB arasındaki kabloyu kaldırmış. Sonra da uzun uğraşların ardından cihaz ortaya çıkmış. Dağda, bayırda, köyde, kampta kalanların da rahatlıkla kullanacağı cihaza elektrik enerjisi gelmesi yeterli… Yayın yüksek çözünürlüklü de alınabiliyor.

Cihaz, GPS mantığına benzer bir çalışma sistemiyle doğrudan uydu üzerinden yayın alıyor. Cihazın içinde çanağın görevini görecek bazı ayarlamalar ve düzenlemeler yapılıyor. Cihazın içinde gizemli değişiklikler yapan Mert, “Çevredeki kişiler, şaşırıp kalıyorlar. Böyle bir şey olmaz diyorlar. Ama oluyor. Yaptık ve böyle bir şey oluyormuş gördük” diye konuşuyor.

Mert, ürettikleri cihazın internet ile çalışan uydu cihazları ile karıştırılmasından rahatsız. Cihaz, şu ana kadar ilk kez özel bir üretim olarak tarihteki yerini almaya hazır. Mert bu konuda çok iddialı konuşuyor.

Patentini alarak seri üretime geçmesi için biraz zamana ihtiyacı olan ürüne destek verilmesi gerektiğine inanıyorum. Hakkari’de tamirci iki kardeşin su ile hareket eden otomobiline benzemesin…

İşte bu aşamada BEBKA ve BTSO’nun harekete geçmesi gerekir. Bakarsınız Bursa’nın ilk ‘yüksek teknoloji fabrikası’ da bu sayede kurulmuş olur…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir