Dolardaki artış kaçınılmaz…
Amerika Birleşik Devletleri’nin para birimi dolardaki gelişmeler canımızı yakmaya devam ediyor. Özellikle dolarla iş yapanlar, dolar kredisi alanlar ve dolarla borçlananlar için sıkıntı çok büyük. Doların son 11,5 yılın zirvesi olan 2,63’ü görmesiyle birlikte ekonomi kulisleri de hareketlendi. Dolardaki artışın vatandaşa nasıl yansıyacağı konusunda çeşitli görüşler var.
Türkiye, 12 yıldır düşük kur yüksek faiz modeli ile bugünlere kadar geldi. Şimdi “Bu model bize ters geldi. Çünkü bu model, 24 Ocak 1980’le 12 Aralık 1999 arası uygulandı. Yani Turgut Özal, Süleyman Demirel bunu uyguladı. Koalisyon dönemlerinde bu uygulandı. Necmettin Erbakan döneminde de uygulandı. Sonra AKP, ‘Bu IMF programıdır. Enflasyonu getiriyor, işsizliği getiriyor ben bunu kaldıracağım’ dedi. Ama iktidar olunca, işlerin söylendiği kadar kolay olmadığı ortaya çıktı. Yani son 12 yılda uygulanan model yüksek faiz modeli.”
Doların artışıyla birlikte ithal malların fiyatlarında artış yaşanacak bunun başkaca da bir yolu yok. Dolar çıktığında ürünlerin getirilmesinde büyük sorunlar yaşanmaya başlar. O nedenle stoklarında malı ya da hammaddesi olanlar bir süre daha işlerine devam ederler sonrası için hükümetten beklentiler yüksek sesle dillendirilmeye başlanır.
Doların yükselişinin daha da süreceğine inanıyorum. Çünkü ABD bu yolla hem Rusya’ya hem de Avrupa Birliği ülkelerine ders veriyor. ‘Patron benim’ demeye getiriyor. Türkiye’deki faiz düşürme tartışmalarının altında ise bankaları kurtarma isteği yatıyor.
Bu arada Türkiye yurtdışından dolar cinsinden borçlandı. Dolar cinsinden de faiz ödüyor. Borçların da ödenme zamanı geldi. Özel sektörün bu yıl 166 milyar dolar borç ödemesi var. O zaman doların fiyatı daha çok yükselecek demektir. Yani dolar kuru 2,63’den çok daha yukarılara taşınacaktır.
Bir başka konu da kredi kartlarında yaşananlar. Kredi kartlarına af çıkartılmasının ardından bankalarda sarsıntı yaşandı. 2 milyon kredi kartı borçlusunun siyaseten rahatlatılmasını anlamak mümkün ancak bankalar ödeme-borç dengesini kurarken zorlandı. Bu hükümet döneminde 5 kez kredi kartı yapılandırması oldu. Bankalarda bir yandan dolar baskısı bir yandan milletin borçlarını ödeyememesinden kaynaklanan sorunlar arttı. Çeklerin karşılıksız çıkması ve vatandaşın ödememesi, çeklere af çıkartılması bankaları zor durumda bıraktı. Şimdi faiz indirimi baskısı başladı ama düşük faizden kaçanların dolar talep etmesi de olası… Bu felaket demek…
Şimdi halkın reel alım gücü biraz daha azalacak. Ekonomi üretime dayanır. Ürettiğimizin 2 katı tüketiyoruz. Aradaki farkı borçlanıyoruz. “Biz yiyelim gelecek nesiller ödesin” diye tarif edebileceğimiz bir kısır döngü içindeyiz. Doğalgazda, elektrikte ve petrolde yükselişler gündeme gelecektir.
İhracatımız bile ithalata dayalı. İhracatımız da ithalatımız da çok yakında düşecektir. Yeni bir denge kurulacak. O nedenle de muhtemelen 3.00 liralık bir kur ile karşı karşıya kalacağız. Reel faizlerde biraz düşme olabilir. Yani enflasyondan arındırılmış haliyle. Çünkü enflasyon meselesinde milletin geliri yetmediği için harcaması da düşecek. Harcamalar düşünce de enflasyon da düşecek.
Duvarı nem, adamı gam, ekonomiyi zam öldürür.
Hepimize kolay gelsin…