Ekonominin ikinci plana atılmasıyla ortaya çıkan gerçekler, önümüzdeki dönem canımızı çok sıkacağa benziyor. Rusya ile artmasını planladığımız ticaret belki piyasaları biraz rahatlatabilir ama asla köklü çözümleri beraberinde getirmeyecektir.

ABD ve AB pazarlarındaki daralma, Ortadoğu’daki IŞİD ve ‘Arap Baharı’ Türkiye’yi olumsuz etkiledi. Mısır’daki darbe de tuzu biberi oldu. Bursalıların Mısır’daki yatırımları da askıda kaldı. Milyonlarca dolar bir anlamda heba oldu… Libya ‘Türk işçileri terk etsin’ yolunda açıklamalar yapınca Türkiye’deki sarsıntılar da arttı.

2016 yılına verilen çekler olduğunu duyuyorum bu aralar. ‘Ekonomide işlerin sırat köprüsünde olduğu’ yolundaki konuşmalar da artıyor sanki.

Bu arada Türkiye, hemen her sektörde batıya üretim yapan ‘fasoncu’ imajını silmek adına adımlar atıyor ama nafile. Marka fakiri bir toplum görüntümüz silinmiyor. Sanayici ve işadamları da sıkıntılı ancak renk vermiyor…

Çözüm sürecini dinamitleyen’ olaylar da sosyal yapımızı bozuyor. Kürtler, Aleviler ve sıradaki Ermeniler tarihten kalan bakiyelerine bakmaya başladılar bile. 2015 yılı birçok dış baskıyı beraberinde getireceğine göre; bizim bugünden harekete geçmemiz gerekiyor. Her adımda çözüm bekleyen sorunlarımız var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını bazen tanıyor bazen de kulağımızın üzerine yatıyoruz.

Ama göstergelerdeki bozulmaları nereye koysak dolmuyor… Örneğin BUSİAD Başkanı Günal Baylan, kasım ayı enflasyon verileri ile genel makroekonomik gelişmeleri ve hedeflere yönelik değerlendirmelerinde oldukça duyarlı alanlara değinmiş… TÜSİAD da ‘sıkıntılar’ olduğunu açıklamıştı geçenlerde…

Kasım ayında TÜFE’nin yüzde 0,18 arttığını, ÜFE’nin ise yüzde 0,97 azaldığını, buna göre, yıllık enflasyonun tüketici fiyatlarında yüzde 9,15, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 8,36 olarak gerçekleştiğini belirten BUSİAD Başkanı Baylan’ın, “Kasım’daki yükselişte, giyim ve ayakkabı grubu fiyatlarındaki mevsimsel artışların yanında asıl belirleyici olanın gıda ve alkolsüz içecekler fiyatlarındaki yüksek seyir olduğu görülüyor. Bununla birlikte, kasım ayı enflasyonunun beklentilerin altında gelmesi, yıllık enflasyon yükselse de düşüş trendinin başlaması için bir sinyal olarak değerlendirebilir. Bunun yanı sıra, petrol ve emtia fiyatlarında meydana gelen azalışların, enflasyon için öngörülen düşüşe gecikmeli de olsa katkı vermesi beklenebilir” sözleri, olumlu bir gidişe işaret ediyor.

Aynı metindeki ihracat değerlendirmesi ise çok önemli. Kasım ayı ihracatının, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.4’lük bir düşüşü ifade ettiğini belirten Baylan, ekim 2013’ten bu yana ihracatın ilk kez düştüğüne işaret etti. Baylan, bu durumun, Orta Vadeli Program’da (OVP) hedeflenen yıllık 160.5 milyar dolarlık ihracat hedefinin tutmayacağı sinyalini verdiğini kaydetti.

Kasım ayına ait ihracat verilerinde; hem AB ekonomilerinde gözlenen deflasyonist eğilimlerin, hem de Ortadoğu’daki jeopolitik risklerin etkisinin hissedildiğini söyleyen Baylan, “Bu durum; ihracatımız ve dolayısıyla ihracatın büyümeye katkısı üzerinde risk oluşturabilir. Henüz olgunlaşmasa da 2015 için olası bir kur savaşı riskini şimdilik not ediyoruz. Her ne kadar, petrol ve emtia fiyatlarındaki azalışlar, enflasyondaki düşüş süreci ve cari dengeye olumlu yönde katkıda bulunsa da 2015 yılı için ihracatın büyümeye katkısının azalması ve büyüme kompozisyonunun ihracat yerine iç talebe dayalı bir görünüme kavuşması beklenebilir” diye konuştu.

IMF’nin Türkiye için ortaya koyduğu tablo, ihracatın büyümeye katkısının 2015 yılı için negatif olduğu bir görünüm sunuyor. Türkiye bu yıl 170 milyar dolar dış ve iç borçlanma ödemesi yapacağına göre; piyasalar biraz ısınacak sanırım. İhtiyatlı olmak en iyisi…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir