Hemen her çağın vazgeçilmez gücü, hiç şüphesiz enerji. Şöyle derin derin düşünün… Elektrik enerjisi olmasaydı sizin yaşamınız nasıl gelişir, nasıl değişirdi? Elinizden düşürmediğiniz cep telefonlarınızın yerine ne kullanıyor olurdunuz? Yemeklerinizi sakladığınız buzdolabı yerine çözümünüz ne olurdu? Televizyonsuz, çamaşır ve bulaşık makinesiz ne yapardınız? Ya ışıksız ortamlar… Karanlık bir gelecek…

Belki daha iyi olurdu” diyenler de olabilir.

Bol sohbet, bol bol çocuk

Enerji konusunda atılan dev adımlar, yukarıdaki varsayımları geçersiz kılıyor. Artan nüfusa bağlı olarak arz güvenliği konusunda sıkıntıları aşmak isteyen bilim insanları artık nükleer, rüzgar, güneş, petrol, kömür, odun ve sudan yararlanmanın yollarını buldular. İçten patlamalı motorların bulunuşu petrolü, buhar gücüyle çalışan trenler kömürü, temiz enerji gereksinimi ise nükleer enerjiyi beraberinde getirdi. Milyon yıllık kömür rezervleri aynı zamanda evlerde ısınmak için tüketildi. Bilim, kömürden elde edilen ısıyı enerjiye çevirmeyi başarınca işler biraz karıştı.

Ucuz ve sürekli olması, kömürü her zaman ilk sıralara taşıdı. Ancak yapılması gereken kömürün zararlarını azaltmaktı. Yine bilim insanları devreye girdi ve kömürün atıkları konusunda çalışmalar yapıldı. Sülfür, azot ve cıva gibi atıklar ilk anda ürkütücü de olsa, ekonomi galip geldi… Ve insanoğlu termik santralları keşfetti… Zararlar azaldı mı? HAYIR! Kömür tozunun depolanması, zararlı gazların tutulması, aşırı su kullanımı, kömürün içerdiği kimyasallar konusu halen tartışma konusu.

Bu arada Bursa’nın güney ve güneybatısındaki Uludağ’da büyük kömür yatakları keşfedildi. Evlerde yakılmakla bitirilemeyecek kadar büyük rezervler ortaya çıktı. Devlet hemen enerji elde edebilmek için Orhaneli Termik Santralı’nı devreye aldı. İlk yıllarda toz ve dumandan rahatsız olanların şikayeti ile bacalara filtre takıldı ancak toz depolama alanlarından çevreye yayılan her şey sağlığa zarar vermeye devam etti… Kanser vakalarında artış, bitkilerde verim azalması, sularda bulanıklık, aksırma, tıksırma ve sonuçta elde edilen sadece enerji…

Geçen seneler içinde çeşitli araştırmalar yapıldı. Bursa Tabip Odası’nın (BTO) araştırmaları kamuoyunda ses getirse de üzerinde durulmadı. Ama ne zaman “santral özelleşecek” sözü duyuldu, o zaman sendikalar, partiler, sivil toplum örgütleri ve halk ayağa kalktı. “Sattırmayız, vermeyiz, bırakmayız” yollu açıklamalar birbirini izledi. Ekonomik sonuçları ağır bastı. İşsizlik gibi hayati konu geldi çattı…

Sanırım birkaç gün önce Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), organize sanayi bölgeleri ile birlikte Orhaneli ve Tunçbilek Termik santrallerini ziyaret etmiş. Almak için olsa gerek. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay başkanlığındaki heyet, Elektrik Üretim AŞ bünyesindeki Orhaneli Termik Santrali’nde bilgi almışlar.

Ziyarette; BTSO Meclis Başkanı Remzi Topuk, BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve DOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Ferudun Kahraman, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Emin Akça, Bursa OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Durmaz, Bursa OSB Yönetim Kurulu Üyesi Baran Çelik, BTSO Meclis Üyesi ve Enerji Konseyi Yöneticisi Erol Dağlıoğlu ile BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Talat Özen hazır bulunmuşlar. Termik Santral İşletme Müdürü Faik Sağlam, BTSO heyetine ilk önce santralin mevcut durumu ve hedeflenen üretimler hakkında bilgi aktarmış ve termik santral gezilmiş.

Hızlarını alamayan heyet daha sonra Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürü Halil Alış, Başbakanlık Özelleştirme Dairesi Başkanlığı Grup Başkanı Atıf Kır ile Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Kurumu Genel Müdürü Mustafa Aktaş’ı ziyaret etmiş…

Anladığım kadarıyla BTSO, diğer organize sanayi bölgeleri yöneticilerini termik santrallar konusunda cesaretlendiriyor. Umarım Bursalı işadamları Orhaneli Termik Santralı’nı alırlar. 15-20 milyon dolar harcayarak santrali yenilerler ve hiç işçi çıkarmazlar.

Böylece DOSAB’ın inşa etmeye çalıştığı termik santral da rafa kalkar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir