Tunaboylular ve Deliormanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği’nin davetlisi olarak gittiğim toplantıda, karşımda dev bir çınar buldum. 94 yaşında, dimdik ayakta, sağlıklı, hafızası kuvvetli ve ‘Türk kimdir?’ sorusunun tam bir yanıtıydı benim için. Bulgaristan’ın ‘ajan’ yakıştırmasıyla ölüme mahkum ettiği bu koca çınarın adı Osman Kılıç

Küçücük bir hücrede her gün asılarak öldürülmeyi bekleyerek geçirdiği 3 koca yıl; 1949, 1950 ve 1951 yılları onun için çok ama çok zor geçmiş… Önce sayın Kılıç’ı tanıyalım;

7 Temmuz 1920’de Bulgaristan’ın Razgrad Sancağına bağlı Kılıç köyünde doğan Osman Kılıç, ilkokulu kendi köyünde okudu. Orta Okulu ise Razgrad Türk Rüştiyesinde bitirdi. Sonra Şumnu’daki ‘NÜVVAB’ okuluna girdi. Nüvvab’ı bitirdikten sonra aynı okula Müderris (Eğitim ve Öğretim Görevlisi) olarak atandı. 22 Kasım 1942 yılında, Hocazade Efendi’nin kızı Nezihe hanımla evlendi. Bir kız çocuğu dünyaya geldi ve adını Mübeccel koydu. 1944 yılında Kızıl Ordu’nun da yardımıyla Bulgaristan’da komünistler iktidara gelince ülkede köklü değişiklikler oldu. İşte o tarihten sonra Türkler için kara günler başladı.
Osman Kılıç bir anda kendini lider pozisyonunda buldu. Herkes ona danışıyor, destek istiyordu.

Yeni rejim, emellerine ulaşabilmek için onu ve Nüvvab’ı ortada bir engel olarak gördü. 1948 yılının eylül ayında, Türkiye lehine casusluk suçlamasıyla idama mahkum edildi. Kılıç, ayağında pranga, 3 yıl idam kararının infazını bekledi. Her gece… Bakın o günler için ne diyor; ‘Ölümden herkes korkar, önemli olan ölüme hazır adam olmaktır.’
Nihayet 1951 yılında rahmetli Adnan Menderes’in girişimiyle idamdan kurtuldu ve 14 yıl 6 ay müebbet yattı. Aynı yıl ailesi 15 gün zarfında Bulgaristan’ı terk etmeye mecbur bırakıldı.  Eşi, küçük kızıyla birlikte Anavatana geldi. Gün  geldi, o cehennemden kurtuldu. Yıl 1965. Bulgaristan’ın Türkiye’de cürmü meşrut halinde yakalanan Konsolos Çobanov’la takas edildi ve Anavatana  geldi.
Dışişleri Bakanlığı Rusça, Bulgarca, Sırpça, Makedonca, Hırvatça, Arapça ve Osmanlıca bilen Osman Kılıç’a kadro açtı. Aynı zamanda 10 yıl TRT Dış yayınlarında mütercim-spiker olarak çalıştı. Ayrıca Kara Kuvvetleri DilOkulunda öğretmenlik yaptı.
Daha sonra dış göreve atandı. 8 yıl Belgrad büyükelçiliğimizde görev yaptı. 1984 yılının başında emekli oldu.

Kaleme sarıldı ve ilk eseri ‘Kader Kurbanı’ adlı eserini yazdı. Bu eseriyle de 1989 yılında, yılın yazarı unvanını kazandı. Bunu, ‘Davet’ ve ‘Diyalog’ kitabı takip etti. Şimdi de ‘İslam’da Sevgi’ eseriyle okuyucularının karşısına çıktı.”
95 yaşına merdiven dayayan Kılıç’ın, damadı Prof. Dr. Ahmet Rüstemli ile kızı emekli öğretmen Mübeccel Rüstemli’den iki kız torunu var. Aslı ile Asu. Torunlarının çocukları Balkan ile Arda’yı kucağına alan Kılıç, çağrıldığı konferanslarda geçmiş ile bugünü yalın bir dille anlatıyor.

Tam 46 yıl sonra Türk Dışişleri görevlisi olarak Bulgaristan’a giden Osman Kılıç, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, İhsan Sabri Çağlayangil ve son olarak Abdullah Gül ile birlikte çalıştı.

Tek bir şey istedi; “Geçmişi ve son olarak Srebrenitsa’yı unutmayın… Din ve millet adına yapılan casusluk da caizdir.”

Nice yıllara koca çınar…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir