ABD Doları’nın Türk Lirası karşısında ‘viagra almış halini’ çok yakından izleyen hemen herkes, “Ne olacak bu halimiz, iş yapamaz, yataktan kalkamaz hale geldik” demeye başladığında, Merkez Bankası’ndaki rezervler de erimeye devam ediyordu… İlk 9 ayda 42 milyar 684 milyon dolar net çıkış yaşayan MB’deki rezervin eksiye düşmesi, dövizin ateşini yükseltiyor… Bu aşamada Türkiye’nin ‘taze para’ bulması gerek ve şart!

09 Kasım 2020 tarihinde 8.20 TL’yi gören dolar, dün (11 Kasım 2020) itibariyle 7.92 TL’ye, 10.12 TL olan Euro da 9.32 TL’ye kadar geriledi. Çeyrek altın ise 476 TL’den alıcı buldu…

GERÇEKLER SADECE GERÇEKLER

Faizin neden, enflasyonun sonuç’ olduğunu sürekli olarak dile getiren ve faizin düşmesi için adeta emir veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, gelişmeler karşısında sesinin tonunu düşürdüğünü gözlemledim. Hazine ve Maliye eski Bakanı damadı Berat Albayrak’ın, instagram üzerinden istifa etmesini ‘kenardan izleyen’ Erdoğan, “faizlerin enflasyon düzeyinde tutulmasını’ isteyen piyasa oyuncularının sözlerine artık çok daha fazla kulak verecektir. Çünkü; Dünya faizle dönüyor…

Piyasa yapıcılara güven vermek için mikrofona geçen Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan da “Ekonominin kuralları çerçevesinde ne gerekiyorsa onu yapacağım’ dedi. Alkış…

Şahsen ‘Sabit kur politikası’ bekliyordum. İyi ki olmadı…

Ateşi bir türlü sönmeyen/söndürülemeyen döviz kurlarının ekonomiye ve topluma çıkardığı fatura çok ağır… Hammaddesini, makinesini veya ara mamul maddeleri yurtdışı kaynaklardan ülkeye getiren yatırımcıların cebinden çok daha fazla TL çıkıyor… Doğal olarak üretimden çıkan her türlü ürünün maliyeti de yükseliyor ve halka zam olarak yansıyor…

Paket gramajlarını düşüren çok sayıda marka da dikkatimi çekiyor. Literatüre ‘gizli zam’ olarak geçen bu uygulamada olan yine halka oluyor; Daha az ürüne daha çok TL ödüyor.

DOĞRUDAN YATIRIM ÇEKİLMELİ

Yabancı yatırımcıya doğrudan bağlı bir ekonomik düzen var. Yatırımlar ve bir bütün olarak ekonomi küçülüyor olmasına rağmen yüksek bir cari açık var. 8 aylık cari işlemler açığı 26.46 milyar dolar.

Yüksek cari açığa COVID- 19 salgınını veya altın ithalatını bahane olarak göstermek de gerçeği gizlemek oluyor. Altın hariç cari açık da 13.32 milyar dolar ile yine yüksek bir düzeyde. 8 aylık turizm gelirlerinde geçen yıla göre 18.69 milyar dolarlık bir kayıp var. Ama aynı dönemde cari açıkta meydana gelen bozulmanın boyutu 31.76 milyar dolar…

Geçen yılın (2019) ilk 8 ayında ülkeden çıkan net döviz miktarı 1.08 milyar dolarken, bu yıl 12.54 milyar dolara fırlamış. Neredeyse 11 katlık bir artış var.

Bu arada 8 milyar dolar kaynağı belirsiz döviz kaçmış. Bu konuda, “FETÖ devrede” diyeceğim ama belgesi yok…

Güven vermeyen her konuşma ve uygulama yabancıyı kaçırır…

Olumsuz tablonun arkasında yatan faktörler; ekonominin içine sürüklendiği derin kırılganlıklar, buna karşı inandırıcı politikalar geliştirmek yerine görmezden gelen yaklaşım, beceriksiz para ve maliye politikaları olarak açıklanabilir.

Bu durumu, içeride hukuk, demokrasi ve insan haklarına saygılı tutum ve davranışlarla değiştirebiliriz…

Siyasi söylemlere dikkat etmeli, tutumlu olmalıyız.

Kamuda fazla araçlar, uçaklar, binalar ve araziler satılmalı,  korumalar azaltılmalı, şaşaalı davet ve gösteriler iptal edilmeli, gereksiz ışıklar kapatılmalıdır.

Milletvekilleri, bakanlar, konsey üyeleri, genel müdürler, şube müdürleri, diyanet görevlileri, yurtdışında çifte maaş alanlar ve benzer görevlerde bulunanlar; Maaşlarının yarısından vazgeçerek bağışta bulunmalıdırlar. Bu bağış, ‘Deprem Fonu’ kurularak kentlerdeki olası tehlikeli evler için kullanılmalıdır.

Halka, öncelikle güven verin…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir