Türkiye’nin, ‘kayıtlı ekonomiye’ geçiş için ciddi çalışmalar yapan ve yasalar çıkaran bir ülke olması; ‘Kara para’ konusunda yüzde 100 başarılı olduğu anlamına gelmez…

Çeşitli muhasebe taktikleri, faturasız satışlar, uluslararası on-line işlemlerin dışında kalan off-line işlemler, uyuşturucu-uyarıcı ve kadın ticareti, tarihi eserlerin ve antikaların yasadışı satışı gibi daha onlarca legal-illegal alandan elde edilen ‘artı paraların bir anda kayıt altına alınması’ oldukça zor bir süreci beraberinde getiriyor…

İranlı Reza Zarrab’ın bile neler yapabildiğini gördük… Türkiye’de bakanlara kadar ulaşabilen zat, “O…puların ve devlet adamlarının parası peşin verilir” diyecek kadar ileri gitmiş, ABD’deki yargılama sırasında her şeyi anlatmıştı…

Etkili ve yetkili birimlerin yıllardır takip ettiği para hareketlerinden elde edilen gelirin büyük bölümünün İsviçre’de gizli hesaplarda tutulduğunu haberleştiren gazeteciler, Julian Assange’ın kurduğu site olan WikiLeaks’te yayımlanan ‘resmi belgeler’in gerçekliği karşısında çok şaşırmışlardı.

Devlet adamlarının resmi yazışmaları, büyükelçilerin veya bir devlete çalışan kurumların gizli tutmaya gayret ettiği mektupları, raporları, ‘top secret’ yazışmaları’ bir anda ortalığa dökülmüş, binlerce sayfalık belge yayınlanmıştı…

Ne de olsa bazıları için ‘Dünya para ile dönüyordu…’

İşte o paranın önemli bir bölümü yasadışı olarak hemen hemen hiç birimizin yerini bile bilmediği adalardaki şirket hesaplarında, İsviçre’deki bankalarda, kapitalist dünyanın ayrıcalıklı finans kuruluşlarında uyumaya devam ediyor

Sahipleri zaman zaman yaşadıkları ülkeye yasadışı yollarla para sokmaya çalışır… O para o ülkede rüşvet olur, borsada şirket hissesi satın alır, bazı ülkelerin vatandaşı olmaya yarar, bazı gizli operasyonlarda kullanılır… ‘Muz cumhuriyetlerinde’ darbe bile yaptırırlar…

Ülkemizde de ‘kara para’nın peşinde olan kurum ve kuruluşlar var. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanlığı, bu konuda en yetkili kurum olarak öne çıkıyor. İçişleri Bakanlığı’na bağlı ‘Mali Suçlar’ ile ‘Organize Suçlar’ da operasyona yetkili…

Ülkemizde hem başbakanlık hem de cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunan merhum Turgut Özal’ın Tarabya Oteli’nde ‘İş insanları’ ile toplantı yaptığını biliyorum. “Paralarınızı Türkiye’ye getirin. Yasallaştıralım” teklifine sıcak bakıldığını, milyonlarca doların o dönemde ülkeye girdiğini hatırlıyorum.

Daha sonra iş dünyasına ve ‘mafya babalarına’ sanırım iki kez daha “Paralarınızı getirin. Yüzde 3 vergi alarak yasallaştıralım” teklifi yapıldı… O dönemlerde ne kadar döviz getirildiğini tam olarak bilemiyorum.

AK Parti Hükümeti de bugünlerde hemen hemen aynı teklifi yapmak üzere… Meclis’e sunulan yeni torba yasa teklifinde ‘varlık barışı’ düzenlemesi var (Madde.17)… Yurtdışındaki ve yurtiçindeki kayıt dışı varlıkların, kayıtlı hale getirilerek ekonomiye kazandırılması hedefleniyor. Ancak bu kez önceki iki varlık barışının koşullarından farklı olarak ‘vergi ödenmesi koşulu’ kaldırılıyor. Daha önceki uygulamalarda varlıkların değeri üzerinden yüzde 2 (7143 sayılı yasa) ve yüzde 1 (Gelir Vergisi Kanunu, Geçici Madde 90) oranında vergi ödemesi gerekiyordu. Yeni yasa teklifinde ise vergi kalkıyor…

Ayrıca; Yurtdışındaki veya yurtiçindeki varlıklarını beyan edenlere ‘vergi incelemesi yapılmayacağı’ güvencesi de var…

Varlık Barışı kapsamında; yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ülkeye getirilebilecek. Türkiye’deki banka veya aracı kuruma 30 Haziran 2021’e kadar bildirilen söz konusu varlıklar, gerçek ve tüzel kişilerce serbestçe tasarruf edilebilecek. Bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transferi şart…

Başlıkta da söylediğim gibi; Türkiye’ye çok para gerekli. Kaçırılan paraların ‘güven içinde’ getirilmesi gerek…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir