Sistemin dişlileri herkes için işler
Türkiye uzun vadeli planlar yapan ülke olarak bilinmez pek. Oysa ‘ABD 50-100 yıllık düşünür’ diye konuşanların, bunları maddi delilleriyle ortaya koyanların sayısı hiç de az değildir…
Ortadoğu projeleri tıkır tıkır işleyen ülke ABD. Uluslararası ticarette dolar kullanmak istemeyen İran ve Çin’i sıkıştıran yine ABD. Usame Bin Ladin, Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’yi alaşağı eden ABD. Karadeniz’e bilinen dünya tarihi boyunca ilk kez savaş gemileri çıkaran, petrol ve doğalgaz kaynaklarına el koyan, dünyadan beyin avcılığı yapan ABD.
Önceleri inanmak istemezdim bu söylemlere, olup bitenlere… Doğu ve Güneydoğu’da 1983 yılında başlayan kanlı iç savaştan nemalanan ülkelere bakınca ışıldakları bir, iki ülkeye çevirmek gerektiği gün gibi ortaya çıktı. Ülke sayısını çoğaltmak da mümkün…
1919-1920’de Yunan askerlerini Anadolu’ya taşıyan ABD gemilerini unutmadan konumuza geçelim…
United States of America (USA) ya da bizde kullanılan şekliyle Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin, dünyaya yön verme, yönetme, baskı altına alma girişimlerinin altında bir doktrin olmalı. Bir inanç, bir görüş, bir gizli kitap olmalı. Yazılanların yüzyıllarca değişmeden, eskilerin ‘fikri takip’ dediği; belli bir olayı bıkmadan usanmadan takip eden bir devlet yapılanması, bir sır olmalı.
Alınan kararları sürekli takip eden kurum, kuruluş ve kişiler olmalı. Uzmanlar, danışmanlar, konuşmacılar, aktif birileri olmalı. Bu kişileri tespit eden bir eğitim ve eğitimciler olmalı. Din adamları da unutulmamalı.
Dünyayı izleyen teknoloji sahibi olmak zorundalar. Askeri haberleşme için çıktıkları yolda yakaladıkları internet ve google gibi dev sistemlerin bir işe, bir oluşa, bir görüşe hizmet ediyor olması şaşırtmamalı. Herkesin eline verdikleri cep telefonlarının arkasında bir sistem olmalı. Uzayın derinliklerinde elini kolunu sallayarak gezen binlerce uydunun ayrı ayrı görevleri olmalı. Onlardan gelen sinyalleri bilgiye çeviren yer istasyonları dünya üzerinde serpiştirilmiş olarak durmalı. Büyükelçilerin, konsolosların, ticari ataşelerin, güvenlik kuruluşlarının sürekli en iyiler olması sağlanmalı. Bazı ülkelerde kabul edilmesi bir yana; teklif edilmesi dahi düşünülemeyecek özel anlaşmaları imzalayacak yöneticiler tespit edilmeli ve işbaşına geçirilmeli.
“Paranın açamayacağı kapı yoktur” gibi, “bal tutan parmağını yalar” gibi, “Baş ol da soğan başı ol” gibi mevki, koltuk ve rüşveti olağan hale getiren bazı özlü sözler türeten insanlar, kitaplar, televizyon kanalları ve gazeteciler olmalı.
Sanayi, ticaret ve üretimi finanse eden bankalar, fonlar ve zengin kişiler devşirilmiş olmalı. Üniversitelerde okutulacak kitapların içinde sistemin istedikleri yer almalı. O ülkelerin asker ve polisleri sadece ve sadece para, kadın ve gizli çekimlerle baskılanmalı. İnançlar çeşitlenmeli; bazıları şeytana bile tapar hale getirilmeli… Irklar, mezhepler, inanç grupları; yiyecekler, içecekler gibi yüzlerce olmalı, ki; “Sistemin işine gelen herkesin geleceği satın alınabilsin.”
Size tanıdık geldi mi bilemem ama ben böyle onlarca ülke tanıyorum…