Tarım ürünlerimiz pazarlanmalı
Cari açığın oluşturduğu risk, finansman ve girdiler konusundaki dışa bağımlılık, enflasyonun göreceli yüksekliği, düşük tasarruf oranı, siyasi ve jeopolitik riskler ile orta gelir tuzağı riskinin belirginleşmesini, ülkenin olumsuz sayılacak özellikleri arasında kolayca sıralayabiliriz.
Üretmeden, tasarruf etmeden, icat çıkarmadan ve beyin teri akıtmadan alınacak yeni bir yol kalmadı.
Teknolojinin kolları arasında mutluluk aramak zorundayız. Endüstri 4.0’ın nimetlerinden yararlanmak, ülkenin kaynaklarından maksimum fayda sağlamak, temel gıda maddelerinin üretimi ve pazarlanmasında planlı olmak, beyin göçü konusunda önlem almak ve Anadolu halkının büyük gücünü harekete geçirmek için farklı olanı bulmak zorundayız.
Önceki gün, Crowne Plaza Oteli’nde düzenlenen ‘Interfresh Eurasia’nın (Yaş Sebze Meyve, Depolama, Ambalaj ve Lojistik Fuarı) tanıtım toplantısında, Türkiye’nin temel güçlerinden biri olan tarım ve tarım ürünleri konusunda atılan adımları, fuarın etkilerini, köylü ile çiftçilerin -ayrı -ayrı yaşadıkları sorunlara değin pek çok konuda bilgilendim…
Antalya’da 16-19 Ekim tarihlerinde düzenlenecek fuar için gerçekleştirilen toplantıda; Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Başkan Yardımcısı Senih Yazgan’ı, Antexpo Fuarcılık Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Fora’yı ve Antexpo Genel Müdürü Murat Özer’i dinlerken; Aklıma hızla el değiştiren tarım toprakları geldi ve toplantı sonunda “Bir ya da birkaç banka, Türkiye’nin en verimli topraklarının sahipleri oldular. Verdikleri bir kartın borcunu ödeyemeyen köylülerin elindeki topraklar, artık onların. Bu konuda atılacak adımlar var mı? Siz ne düşünüyorsunuz?” diye sordum.
İyi ki de sormuşum. Canları epeyce sıkkınmış ki; resmen döküldüler… Vatanperver yaklaşımları hoşuma gitti…
Sayın Senih Yazgan, toplantıda epeyce ayrıntılı bilgiler verdi. Türkiye’nin hem doğudaki hem de batıdaki komşulara ürün gönderebilecek yegane ülke olduğunu hatırlattı. 4 mevsimi yaşayan ve bu mevsimlere özgü yüzlerce çeşit tarım ürünümüz olduğu gerçeğini her birimiz çoğu zaman atlıyoruz…
Geçtiğimiz aylarda “Patates ve soğan krizi” yaratanların canları cehenneme diyerek devam edelim…
Yazgan, bir ara ‘Bursa Siyah İnciri’ ile ‘Ege İnciri’ olarak tanınan meyvenin birbirine karıştırıldığını oysa Bursa’da yetişen incirlerin çok daha lezzetli olduğunu, sadece pazarlama sırasında bazen sıkıntılar yaşandığına da değindi. Bir yurt dışı ziyaretinde ‘Bursa Siyah İnciri’nin 4’e bölünmüş şekilde ikram edildiğini ve her parçayı bir başka kişinin yediğini gördüğünde şaşırdığını, bazı meyvelerimizin henüz nasıl yeneceğini öğretmek zorunda kaldıklarını da söyledi…
Demek ki tanıtımda eksiklerimiz devam ediyor.
Anexpo Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Fora da bu Interfresh Eurasia 2019’un fuardan çok bir ihracat projesi olduğunu vurguladı. Türkiye’nin, üretim yaptığını ancak satarken zorlandığını kaydeden Fora; “Sadece üreterek ihracat yapamayız. Yurtdışından gelecek olan alım heyetleri, ürünleri yerinde görecek ve bu yolla dış satışlarımız artacak” dedi.
Bu arada, 40 milyon tonluk üretimin sadece 7 milyon tonunun ihraç edilebildiği bilgisini de buradan aktaralım.
Fuar hakkında ayrıntılı bilgi veren Anexpo Genel Müdürü Murat Özer ise Bursa Tarım AŞ’yi yanlarında gördüklerinde pek çok şeyin değişeceğine inanmaya başladıklarını, bir Bursalı olarak kentteki dinamiklerin attığı adımları yakından izlediğini dile getirdi. Alara Tarım ve Kaledonya gibi markaların başarısından mutlu olduğunu, gelecekte çok daha büyük başarılar yakalayacaklarını söyledi.
Geçen yıl, 27 ülkeden bin 831 yabancı, 13 bin 723 de yerli ziyaretçiyi ağırlamışlar. Kurulan iş bağlantıları ile de ülkeye döviz girdisi sağlamaları takdire şayan…
Antalya’nın öne çıkmasının nedeni ise; 255 kentten direk uçuş olması. Bu arada Antalya’dan 4 saatlik uçuşla 2 milyar kişiye ulaşmak da çok kolay. Sadece Rusya’ya günde 300 TIR sebze ve meyve gönderen bir kentten bahsediyoruz…
Topraklarımızda her tür meyve ve sebze yetişiyor. Sorun kalite ve pazarlamada.
Çözmek zorundayız. Yoksa torunların yüzüne bakamayız…
