Bursa Anayasası hemen şimdi!
Tanzim satış noktalarındaki lastikli araçlar gaza basıp gidecek bir gün. O gün fiyatlar daha da yükselecek semt pazarlarında ve AVM’lerin içindeki manavlarda…
Üreticinin de tüketicinin de yaşadığı sorun aynı. Biri pahalı üretmekten diğeri pahalı tüketmekten şikayetçi…
Asıl sorulması gereken ise “maaşların düzeyi neden bu kadar düşük, neden girdi maliyetleri bu kadar yüksek?” olmalı… Sürdürülebilir tarım politikalarına ihtiyacımız var.
Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere Türkiye’nin ve yakın coğrafyadaki ülkelerin gıdasını elde etmeyi planladığımız GAP’taki gelişmeleri konuşan yok… 100 milyar dolarlık dev bir projeydi GAP. Topraklarının aşırı sulama nedeniyle tuzlandığından (çoraklaşma) bahseden yok. Harcanan paraları anlatan, nedenleri üzerinde duran yok… Varsa yoksa ‘sebze pahalı, meyve pahalı, depolarda ürün var ama çıkarmıyorlar’ gibi halkın gazını almaya yönelik açıklamalar…
Gerçekleri neden anlatmıyor kimse. Oraya takılıyorum… Bilindiği kadarıyla 50 bin Müslüman Boşnak kadına tecavüz etmiş, köpeklere dahi bunu yaptırmış (!), gaddar ve rezil Sırplardan et almak da neyin nesi… Üstelik ‘İnsan tüketimine uygun değil’ raporu varken… Suriye’den patates getiriliyor açıklamalarının altında hangi gerçekler yatıyor… Arpa, buğday, çeltik, elma, muz, mercimek, kuru fasulye, ceviz, saman, daha yüzlerce ürün giriyor ülkeye. Enerjide zaten dışa bağımlıyız… Öde öde bitmeyen faizler var… Yazık değil mi bize…
Tanzim Satış noktalarının önünde 1-2 saat bekleyip geriye kalan patates, domates, patlıcan, salatalık ya da bibere talim eden Türk halkına anlatacak bir gerçek olmalı. Dar gelirli, sabit ücretli milyonlar için atılacak adımlar olduğunu biliyorum. Bunlardan biri de Karacabey’de hayata geçecek önümüzdeki aylarda… Türkiye’de bir ilk gerçekleşecek…
Karacabey Belediyesi tarafından, Karacabey-Bandırma yolu üzerinde 200 dönümlük alan üzerinde kurulacak Türkiye’nin ilk ve tek Tarım AVM’si ilçeyi cazibe merkezi haline getirecek gibi duruyor… Üretici ile tüketici de orada buluşacak.
Demek ki isteyince oluyor… AK Partili belediye çözümü bulmuş… Eee… daha ne bekliyoruz ki. Tüm illere yaygınlaştırılmasını sağlayın olsun bitsin. CHP’li belediyelerde de benzer uygulamalar var. İzmir’de, Nilüfer’de küçük çaplı uygulamalar çok işe yarıyor. Üreten getiriyor pazara birkaç tezgahta ürünlerini satıyor. Doğrudan halka ulaşıyor…
Verimli tarım arazilerini konuta çan belediyelere de bir çift sözüm var. Türkiye’yi beton denizi haline getirdiniz. 1. Sınıf tarım arazilerini 3. ya da 4. sınıf olarak tescillediniz… Rant uğruna attığınız adımların meyvesi ise acı oldu. İştahı kabaran müteahhitlerle kol kola girdiğinizden bu yana ülkenin tadı tuzu kaçtı. Atalarınız gibi dağ eteklerine, tepelere kurmanız gereken kentleri kolayına kaçarak ovalara indirdiniz ve köylüyü kandırdınız. Acil eylem planları yaptınız ve bazen gece yarısı bile topladınız Meclis’i… Örnek mi istiyorsunuz. İşte Yeşilşehir… Rahmetli Süleyman Demirel Meclis’te “işte imar planları” diye bağırmıştı… Kol kırıldı yen içinde kaldı o zaman. Şimdilerde çok daha kolay oluyor 1/5.000’lik planları yapmak… Çok daha önemlisi 1/1.000’lik planlar bile hazır…
Eyy! yeni seçilecek belediye başkanı. Tarım alanlarını imara açma artık. Göç edenlere TOKİ’den iste evleri. Kentin dağlık, tepelik alanlarını kullan da tarım yapabilsin insanlar. Bugünden BURSA ANAYASASI sözü ver lütfen. Oraya yazılsın her şey… Orada çağdaşlık olsun, metro olsun, sanat ve estetik olsun. Satır satır, ilmek ilmek işleyelim Bursa’yı…
Dönenin kaşığı kırılsın…