Geçmişten bu yana internet ortamından gelen bilgileri arada sırada paylaşıyorum. Dostlar sağ olsun desteklerini eksik etmiyorlar… Gelen iletiyi kontrol ettim… Devlet organlarında yer alan bilgilerle örtüşüyordu ve sizlere aktarıyorum… Bunların yazılı olarak hafızalarda yer etmesi gerek…

Türkiye 2003 yılında 468 milyar TL’lik ekonomik büyüklüğe sahipken kullanılan kredi tutarı 66 milyar TL düzeyinde görünüyor. Kısaca o yıl ekonomik büyüklüğümüzün sadece yüzde 14,1’i kadar kredi kullanımı mevcut… Ve bu krediye ödediğimiz faiz tutarı 10 milyar TL ile GSYH’nın yüzde 2,14’ü kadar…

Aradan geçen yıllar içerisinde ekonomimiz büyüdü diyoruz ama asıl büyüyen krediler… 2007 yılına geldiğimizde 880 milyar liralık ekonomi büyüklüğümüz içinde 286 milyar TL kredi kullanımı yer alıyor kayıtlarda… Kredi kullanım oranı böylece 4 yılda GSYH’nın yüzde 32,5’ine çıkmış oluyor. Faiz gideri ise 39 milyar TL ile GSYH’nın yüzde 4,43’üne kadar yükseliyor.

Ekonomi büyüyor ancak krediler de artıyor…

2017 verilerine bakacak olursak eğer;

GSYH: 3 trilyon 107 milyar TL.

Kullanılan krediler: 2 trilyon 098 milyar TL.

Kredi kullanım oranı: Yüzde 67,5.

Kredi faiz gider oranı: Yüzde 6,44…

Gelelim bu yıla…

Hazine verilerine göre; 2018 yılının ilk 9 ayında kredi faiz gideri 204 milyar liraya çoktan ulaştı bile. Son 3 aylık ortalama faiz gideri ise 25 milyar TL olduğuna göre; Yıl sonunda kredi faiz giderinin 275-280 milyar lira düzeyinde olması muhtemel…

Son 1 yıllık GSYH tutarımız 3 trilyon 395 milyar TL düzeyinde. Büyüme ve enflasyon hesaba katıldığında 2018 yılı GSYH’mızın 3 trilyon 750-800 milyar TL aralığında olması beklenebilir. Bu hesaba göre 2018 yılında kredi faiz giderinin GSYH’ya oranı yüzde 7,2’nin üzerine çıkacak gibi duruyor…

2003 yılında faiz oranları ortalama yüzde 25 seviyelerinde seyrederken, 2018 yılı için ortalama oran yüzde 20 civarında olacak… (Kısa vadeli tahvil faiz oranı)

Faiz oranı 2003 yılının daha altında olmasına rağmen faiz giderinin GSYH’ya oranı yüzde 2,14’den yüzde 7,20’lere çıkmış durumda… Çünkü 2003 yılında ekonomide kredi kullanım oranımız yüzde 14,1; ancak bugün yüzde 70’ler sınırında seyrediyor.

Şimdi büyüme tutarı ile kredi tutarı karşılaştırması yapalım.

2004 yılında GSYH 109 milyar TL artış gösterirken, kredi artışı 33 milyar TL ile ekonomik büyümenin yüzde 30’unu finanse ediyor.

2005 yılında kredili büyüme oranımız yüzde 59’a çıkıyor. 2007 yılında ise yüzde 73’e çıkan bir kredili büyüme oranına ulaşıyoruz.

Kredili büyüme oranı asıl 2013 yılında sürpriz yapıyor. Çünkü o yıl krediler 252 milyar TL artış gösterirken, GSYH’mız 240 milyar TL artışla kredi artışının bile gerisinde kalıyor. Sonraki yıllarda ise büyümenin yaklaşık olarak yüzde 80-90’ı hep kredi ile sağlanmış olarak kayıtlara giriyor…

Bu kadar kredi kullanımı makine-teçhizat yatırımı, yani fabrika kurmak için mi kullanılmış diye sorabiliriz…

Maalesef hayır.

2011-2017 arasında GSYH reel olarak yüzde 40,7 büyüme gösteriyor. Ama aynı süre zarfında makine-teçhizat yatırımı sadece yüzde 29,6 artışla ekonomik büyümenin oldukça gerisinde kalıyor. Oysa makine-teçhizat yatırımı Türkiye gibi ülkelerde GSYH artışının yüzde 30-50 üzerinde olması gerekir.

Peki, ne oluyor da kredi büyümesi hızla artıyor?

İşte burada karşımıza inşaat çıkıyor. 2011-2017 döneminde yapı amaçlı inşaat yatırımları reel olarak yüzde 67,0 artış gösteriyor. Beton yatırımındaki reel büyüme oranı, makine teçhizat yatırımının iki katından da büyük

Özetle, kredili beton büyümesi gerçekleşmiş dostlar!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir