Muhafazakar bakış açısına sahip hükümetimizin Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın bir soru önergesine verdiği yanıttan yola çıkalım bugün… Sol literatürün temel söylemlerinden biri olan ‘kooperatifçilik’ konusunda oldukça iddialı sözler var… Çünkü; Aracıların elinde oyuncak olan yüzlerce aile, binlerce çalışan, on binlerce köylü gerçekten zor günler geçiriyor. Fiyatlar fırlıyor, sorunlar patates-soğana kadar iniyor… Stokçulukla suçlanan üreticinin canı sıkılıyor…

Tarla ile raf fiyatı arasındaki uçurumu kapatmak gerek… Sadece 50 kuruşa bile alıcı bulamayan köylüler, ürünlerini çürümeye bırakıyorsa, fındık gibi stratejik ürün dahi değerini bulmuyorsa, borçlarını ödemek için üretenler traktörlerini satmaya çalışıyorsa bu ülkede atılması gereken adımlarda çok geç kaldık demektir… Hem çiftçinin hem de 10-15 dönüm arazisi olan küçük üreticinin kurtuluşu, örgütlenmeden geçiyor. Köylüyü tarlasından eden, bankalarla cebelleştiren sistemin içinden çıkmak için gerekenler hemen yapılmalıdır…

Birinci ve ikinci derece tarım arazilerine fabrika kuranları, SİT alanlarını daraltanları ve tarihi eserler üzerine ticari alanlar kurarak deterjan, don ya da her bulduğu tüketim maddelerini raflara dizenleri lanetleyerek devam ediyorum…

Ülkemizi bolluktan uzaklaştıran anlayışa karşı geliştirilecek kooperatifleşmenin önünü açma zamanı geldi. Köylüleri tek tek ikna eden, alacağı ürünü sahibine toplatan ve alım merkezlerine getirten tüccarların da suçu büyük… 1-2 kamyon ürünün parasını peşin veren, ardından 5 kamyon ürünü iç eden onlarca örnek de kooperatifleşmenin kaçınılmaz bir sonuç olarak görülmesini beraberinde getirmelidir.

Nihayet gerçekleri gören, gerçeklerle yüzleşen bir bakanımız var. Üretici örgütlerinin piyasada daha etkin hale gelmesini ve perakendecilere doğrudan satışların artmasını istiyor. Kooperatiflere vergi avantajı sağlanması da bakanın gündeme aldığı konuların başında geliyor… Gerekenler yapılıyor…

Meyve ve sebzenin tarla çıkışı ile raf fiyatı arasındaki aşırı artışa çözüm bulmak zorundayız. Aracıları tanımalıyız… Belediye rüsumlarına bakmalıyız. Kabzımalların nerelere ne kadar vergi verdiğini, belediyelerle ilişkilerini, kiralarındaki artışları, mazot fiyatını, kamyon taşıma ücretlerini, şoför maaşlarını, fire miktarını bilmeliyiz… Tohum, gübre, sulama, çapalama, ilaçlama, toplama ve depolama maliyetlerini çıkarabilmeliyiz… Köylünün elindeki 3-4 büyükbaş hayvandan elde ettiği gübreyi artık neden elde edemediğine kafa yormalıyız. Büyükşehir Yasası ile gelen ‘Mahalle’ statüsünün köylere kaybettirdiklerini sıralamalıyız…

Perakende Yasası’nda düzenleme yapılıp yapılmayacağını, komisyoncuların yüksek kar miktarlarına karşı denetim çalışmalarında nerede olduğumuzu kestiremiyorum… Kentlerin göbeğinde açılan süper marketlerin üretim-tüketim dengesinde yarattığı erozyonu da hesaplayamıyoruz artık… “En ucuz bizde” diye duyuru yapan marketlerin bu ucuzluğu sağlamak adına attığı adımları da irdelemek zorundayız. Ürünü nereden, nasıl elde diyorlar, ödemeleri nasıl yapıyorlar, üreticiyi mağdur edenler var mı kesinlikle bilmiyoruz… Toptancı halleri de bir başka konu… Oradaki işleyişin üzerinde çalışma şart!

Yasalarımıza göre market, manav, pazarcı gibi perakende satış yapacak olanlar, üreticilerden doğrudan ürün satın alabiliyor… Ancak ülkemizde üreticilerin örgütlü olmaması ve az sayıdaki üretici örgütünün de üretim ve pazarlama süreçlerinde yeterince aktif olamaması nedeniyle marketlerin temel tedarik kanalları toptancı halleri olmaya devam ediyor…

Üreticilerin piyasada daha aktif rol alabilmesine yönelik olarak üretici örgütlerinin depolama, lojistik ve pazarlama alt yapılarının desteklenmesi ve bu örgütlere vergisel avantajların sağlanması konusunda çalışmalar yapılması gerekiyor… Üretici örgütlerinin perakendecilere doğrudan satışlarının artması ise maliyetleri düşürecektir…

Bence “Tüketim Kooperatifleri” de güçlendirilmelidir… Bir zamanlar ‘Tanzim Satış Mağazaları” dar gelirli vatandaşlar için çok önemliydi ve insanlar ucuza ürün alabiliyordu…

Marmarabirlik, BESAŞ ya da Et ve Balık Kurumu gibi oluşumlar, halkın kaliteyi ucuza alacağı yerler olarak çok önemli… TARIM AŞ’nin çalışmaları da Bursa halkına anlatılabilmelidir.

İnsanı yaşat ki; Devlet yaşasın! (Şeyh Edebali)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir