Müteahhitlerin beklediği karar çıkmıştı… 0.50 emsal artışı sağlanmış, ‘deprem riski taşıyan binaların dönüşümü’ konusunda aranan kan bulunmuştu… “Allah Allah” nidalarıyla saldırı başladı hemen. Nerelerde, hangi yollarla ve ne karşılığında olduğunu tam olarak kestiremediğim (!) toplantılar başladı…
Kat maliklerinin ‘güvendiği isimler’ birer birer ortaya çıktılar. Adına ‘Görüşmeci Konsey’ diyen de oldu ‘Yönetim’ diyen de… Söylemleri hep; “Sizin haklarınızı koruyacağız. Şu andaki evlerinizden çok daha iyisini koparacağız onlardan” diye başlıyordu… Aracı olanlar, komşularını ikna edenler, müteahhitlerle gizli görüşmeler yapanlar, dönüşüm isteyen binalarda ev satın alan bildik kişiler ve ağırlığı olan isimler ile yöneticileri sıkıştıranlar piyasayı regüle etmeye başladılar. Ev sahipleri de bundan pek memnun oldular…
Mal bulmuş mağribi gibi saldırıya geçtiler bir anda. Öncelik ‘büyük rant sağlayan mahallelere’ verildi. Ataevler, İhsaniye ve Fatih Sultan Mehmet (FSM) Bulvarı kuşatıldı.
İçeridekilere “Teslim olun. Bakın yan binayla anlaştık. Siz de evlerinizi boşaltın hemen” sözleri duyuldu. Ah o yan binadakiler… Ah o bitmez tükenmez kıskançlık… “Şimdi vermezsek bir daha böyle kala kalacağız” diyenler teslim olalım demeye başladılar. Kale içeriden fethedilmişti…
Daha çok oda, daha büyük bina, yeraltı otoparkı, havuz, çocuk oyun alanı, büyük pencereler, yeşil alan… “Of yeme de yanında yat” durumları… Sosyal konutlarda oturan işçi aileleri dönüşüme ‘ilk evet diyenler’ oldular…
Merkezde kentsel dönüşüm yoluyla yoğun bir yenileme çalışması başladı, ama gelişmeye devam eren Bursa’ya yeni yerleşim alanları açmak gerekiyordu. Hem de planlı, günlük yaşantısını kendi içinde sürdürebilecek, sosyal alanlarıyla göz dolduran yeni kentler oluşturmak artık kaçınılmazdı…
Bursa’da 300’er bin kişilik iki ayrı yerleşim yeri planlandığını ‘ilk yazan gazeteci” olarak konuya her zaman yakından baktım. Çünkü ‘TEKNOSAB’ tüm dengeleri değiştirecekti ve Marmara Bölgesi’nde bir ‘Altın Halka’ oluşacaktı… Çanakkale Köprüsü bunun bir ayağı olarak çok önemliydi… Yakın çevre yolları, yeni enerji tesisleri, yeni fabrikalar ve yeni yerleşim bölgeleri olmalıydı. BTSO Başkanı İbrahim Burkay, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Karacabey ve Mustafakemalpaşa ilçe belediyeleri, Ankara’dan bakan ve bürokratların konudan haberleri vardı. Bursalı iş insanlarından önce özellikle İstanbul’dan yatırımcılar koştu geldi… Marmara Bölgesi’nin en büyük limanı ‘Ketendere’ye inşa edilecekti… Sonra tren yollarının nereden geçeceği planlandı. İleri teknoloji gerektiren sektörler belirlendi ve burada çalışacak insanların oturacakları yerler olmalıydı…
“Badırga ve çevresi” en uygun yerlerdi… Deri OSB başta olmak üzere tekstilcilerin gideceği Tekstil OSB ve KOBİ Sanayici Toplu İşyerleri Yapı Kooperatifi (KOTİYAK) gibi sanayi bölgelerinde önümüzdeki dönem 50 bin kişi çalışacak. Aileleriyle birlikte 200 bin kişi için kaçınılmaz son; taşınmak… Bu insanları Osmangazi’den, Yıldırım’dan 50 kilometrelik yoldan getirip götürmek akılcı durmuyor çünkü…
Sanırım bu durumda Bursa’da yeni ilçeler oluşacaktır…
Sayın Alinur Aktaş’ın verdiği bilgiye göre; biri 100 bin diğeri ise 500 bin kişilik iki ayrı ‘uydu kent’e hazır olun…
xxx
Özenalp güven tazeledi
Rekabet kavramını daha anlaşılır bir şekilde tanıtmak, haksız rekabeti önlemek amacıyla 2002 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan Uluslararası Rekabet ve Teknoloji Birliği’nde (URTEB) Genel Kurul yapıldı. URTEB’in Seçimli Olağan Genel Kurulu’nda, Ahmet Özenalp tüm üyelerin güvenoyunu alarak yeniden başkanlığa seçildi.
Yönetim Kurulu üyeleri de; İhsan İpeker, Mürsel Öztürk, Gün Yasa Özcebe, Emir Turupçu, Sühendam Urbay ve Doğa Yuvakuran oldular… Denetim Kurulu ise Şerif Arı, Handan Özcebe ve Turgut Şahin’den oluştu…
Hayırlı olsun…