Türkiye, kendi halkını beslemek için artık dışarıdan onlarca ürün ithal eder hale geldi. Bugün sadece Yunanistan’dan dahi ot ithal edildiğini hatırlatarak konumuza dönelim.

Konumuz sanayileşmeye kurban edilen tarım ve hayvancılık

Ne zaman bir torba yasa tasarısı gündeme gelse aklıma hemen zeytinlikler ve meralar geliyor. Birileri Türkiye için hayati değer taşıyan yeşil alanları yok edecek diye ödüm kopuyor… Duyarlı kesimler harekete geçmesine karşın zaman Türkiye’nin aleyhine işliyor, kaybediyoruz

Son torba yasada da benzer bir durum söz konusu. Bu sefer torbada Bursa’yı yakından ilgilendiren zeytinlikler yok ama hayvancılık için çok önemli olan meralar yine var maalesef…

130 maddelik Torba Yasa’nın 61’nci maddenin gerekçesi şöyle; “Bu madde ile 4342 sayılı Mera Kanununun 30’uncu maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle endüstri bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, serbest bölgeler ile sanayi sitesi ve bunların ilave alanları için ihtiyaç duyulan alanlar için mera vasfının değiştirilmesi durumunda ödenecek olan ot bedelinden muafiyet sağlanması amaçlanmaktadır.

Söz konusu yasa tasarısıyla tahsis amacı değiştirilen mera, yaylak ve kışlaklar için 20 yıllık ot bedeli esas alınarak ödeme yapılmasına ilişkin yasa maddesi hükümsüz hale getiriliyor.

Birileri için çok büyük kolaylık sağlanıyor!

Meraların geleceğine yönelik alınması gündeme gelen bu kararlar tarım sektörü açısından kaygı verici. Bilindiği üzere Türkiye’de hayvancılığın en önemli sorunlarının başında girdi maliyetleri geliyor. Özellikle besicilerin girdi kalemleri arasında yem maliyeti yüzde 30-40’ları buluyor. Bu maliyetlerin üstesinden gelmenin yolu da aslında mera hayvancılığından geçiyor. Ancak Türkiye’de meralara yönelik ciddi sıkıntılar söz konusu.

Tehlikelerden biri, torba yasalarla gündeme gelen mera yasasındaki değişikliklerle mera alanlarının hızla azalması ve amaç dışı kullanımının önünün açılması.

Tehlikelerden ikincisi, mevcut mera alanlarının verimsiz ve kalitesiz olmasına karşın yeterli ve etkin ıslah çalışmalarının yapılamaması ve erozyona karşı korunamaması.

Tehlikelerden üçüncüsü ise meraların kullanım haklarının adil ve genele yayılamaması sonucu belirli kişi, grup ya da kesimin elinde olması ve bu alanların kendi içerisinde bir rant yaratması. Satışlara geçilmesi…

Sonuçta tüm bu etkenler nedeniyle üretici meralardan olması gerektiği şekilde ve düzeyde yararlanamıyor. Maalesef…

Bugün Türkiye halen yem hammaddesi üretiminde yeterli seviyede değil ve yüzde 45 civarında ithalata bağımlı… Yemdeki dışa bağımlılık ve maliyetlerin düşürülmesinin yollarından bir tanesi de meraların etkin kullanılabilmesinden geçiyor.

Türkiye’de 14,6 milyon hektar mera alanı var; Ancak meraların kullanımı konusunda ciddi sorunlar yaşanıyor… Et, süt, yumurta gibi temel gıdalardaki pahalılık, temelde meralara bağlı. Hemen hemen bedava ot yetişen yerleri kaybedebiliriz…

İrlanda’da hayvanların tükettiği yemlerin yüzde 97’si, İngiltere’de yüzde 83’ü, Fransa’da yüzde 71’i Hollanda’da ise yüzde 54’ü meralardan karşılanıyor; Ucuz ve sağlıklı.

Görüldüğü üzere bazı ülkeler yem tarafında neredeyse sıfır maliyete, bazıları ise yüzde 50 düşük maliyete üretim yapabiliyor. Et doğal olarak çok ucuz oralarda…

Sayın vekiller; o tasarıyı yırtın atın. Meraları kurtaracak düzenlemeye girişin. Yerinde görün meraları, harita üzerinde bakmayın. Rantçıları da uzaklaştırın yanınızdan…

Meralar yok edilmemeli…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir