Yüksek mimar Cengiz Bektaş; Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi… Yazarlar Sendikası başkanlığı yaptı. Ozan ve yazar… 22 kitabı olan 83 yaşında bir genç adam. Kültürün mimariye etkilerini anlatıyor öğrencilerine… Derya deniz bir bilim adamı… Bakışı, duruşu, anlatımı ve esprileriyle öne çıkıyor.

Prof. Dr. Hasan Ertürk. Uludağ Üniversitesi’nde başarılı işlere imza attı. 6 kitabı olan bir Bursa aşığı… Son kitabının adı ‘Sonbaharda Bursa ekonomisi’… Kentleşme konusunda derin bilgileri var. Hemen her konuda konuşabilir özellikler taşıyor… Yanında hep yedek kalem taşıyor…

Prof. Dr. Murat Cemal Yalçıntan… Şehir ve Bölge Plancısı. Mimar Sinan Üniversitesi’nde akademisyen… Kentleşme konusunda daha militan bir bakış açısına sahip. Halkın örgütlenmesinde liderlik yapabilir. Dinletiyor ve güven veriyor. Dünyayı yakından izliyor, yapacak daha çok işi var…

CHP Nilüfer İlçe Başkanlığı ve Nilüfer Dayanışma tarafından Bursa Akademik Odalar Birliği’nde (BAOB) düzenlenen panelde Bursa’daki kentsel yenileme çalışmaları masaya yatırıldı. “Kentsel Dönüşüm Modernleşme” konulu panele Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Adil Kayaoğlu, CHP Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Mehmet Turan Tansal ve sivil toplum önderleri ile kentsel dönüşüm yapılacak yerlerde ikamet edenler katıldı. Salonda yaklaşık 100 kişi vardı. Katılımcı sayısı göreceli olarak azdı ancak nitelik açısından bakıldığında Bursa’da gıpta edilecek isimler oradaydı. Yukarıda isimlerini ve görevlerini saydığım hocalarımız da hiç ara vermeden 3.5 saat konuştular, helal olsun onlara…

Yüksek Mimar Cengiz Bektaş’ın 2 bin 500 yıl önce Anadolu’daki uygarlıklardan yola çıkarak yaptığı sunum muhteşemdi. “Bize ne oldu?” sorusunun yanıtını siz okuyucular versin lütfen. Sosyal donatı alanları olmayan, kültürel gelişime katkı koyan tiyatrosu, sinema salonu, resim galerileri ve kütüphanesi bulunmayan mahalleler, semtler, ilçeler var artık. Yeşil alanların metrekaresi düşüyor Anadolu’da. Park yaparak eleştirilerden yırtmak mümkün değil bence. 1 milyon yaşında olan Bursa’da 100 yıllık ağaçlar bile elle sayılacak kadar azaldı. Çeşmelere ne oldu? İçinde balıklar oynaşan derelere, ırmaklara rastlıyor musunuz? Merkezi şimdilik 2 milyon 700 bin olan kentimizin geleceğini görüyorum ve üzülüyorum.

Bektaş’ın, “Devlet, patates almakla mimari hizmet almak arasında hiçbir fark görmüyor” sözünün üzerinde durmak zorundayız. 2 bin 500 yıl önce kentlerin merkezinin dinsel yapılar ya da agoralar etrafında geliştiğini görmek bile güzel bir örnek olarak karşımızda dururken, Türkiye’de uygulamaya konulan kentleşmeye ilişkin çirkinlikleri gelecek kuşaklara anlatmakta zorlanacağımızı söylemeliyim. İstanbul ve Bursa gibi tarih kokan kentlerin planlamasında mutlaka bilim insanları olmalı. Emlakçılarla bu iş yürümez…

Kent algısı nedir Türkiye’de? Kentsel yabancılaşmadan ne anlıyoruz? Yasada ‘Kent’ nasıl tanımlanmıştır? Kentsel dönüşüm mekanizmalarına katılımcılık ne demek? Siyasiler ne diyor? Köyler mahalle olunca neler değişti? Biz kent soylu insanlar mıyız? Atalarınız dağlara yaslanırken siz ürün veren ovalara hücum etmekte neden beis görmediniz? Neden ağaç düşmanı bir anlayış geldi oturdu ülkeye ve siz gerçekten var olmakla yok olmak arasında gelip giden bir kültür mü taşıyorsunuz?

Ahlaktan söz etti Bektaş hoca. Ağaoğlu’nun bakış açısını yerden yere vurdu. Ağaoğlu ile yapılan bir toplantıya özgeçmişiyle gelen mimarlara ateş püskürdü. Haklıydı. “Yeşil Bursa’yı artık göremiyorum” dediğinde acı bir ifade oturdu yüzüne. 40-50 yıl önceki Bursa’yı özlediğini söylediğinde salondaki tüm beyaz saçlıların onay verdiğine şahit oldum.

Fonda Doğanbey vardı…

Bak bak ağla, dön bak ağla…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir