Annemin sağlık sorunları nedeniyle kullandığım izin nedeniyle kaleme alamadığım bir buluşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum bugün.

Kısa adı TESİAD olan Tüm Etkin Sanayici İşadamları ve İşkadınları Federasyonu Genel Başkanı İlyas Bozkurt ile yaklaşık 3 saat boyunca söyleştik. Gazetemizin yönetici ve yazarlarının da hazır bulunduğu toplantıda edindiğim bilgilerden oldukça mutlu oldum. Sayın Bozkurt aynı zamanda Ekonomik, Siyasal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (TESAM)’ın ve Revizyon Hareketi‘nin de başkanı… Milliyetçi, muhafazakar ve vatansever… Kalbi ve beyni ‘ülkem, ülkem’ diye çalışanlardan…

Ana gündem maddesi başkanlık ve yeni anayasa olan iktidarın anlatmaya çalıştıklarını masaya yatırdık örneğin. Sistemin, başkanlık, yarı başkanlık, partili cumhurbaşkanlığı gibi alternatifleri olduğunu hepimiz biliyoruz.

İktidar ve yanlıları, başkanlık için hep bir ağızdan, “olsun da nasıl olursa olsun” diye tek bir hedefe odaklanırken; muhalefetten “yaptırmayız, getirtmeyiz” sözlerini duyuyoruz.

Parlamentoda görev yapanlar da dahil net bir açıklama işitmedim henüz. Ne ‘başkanlık iyidir şöyle yanları vardır’ diyen var ne de ‘başkanlık biz de şu nedenlerle gaz yapar’ diyen.

Oysa TESAM ve TESİAD’da konu enine boyuna tartışılmış, rapor haline getirilmiş ve ilgili herkese sunulmuş bile…

Genel Başkan İlyas Bozkurt, önce “Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemiyle” ilgili hazırladıkları dosyayı Meclis Başkanlığı’na sunduklarını söyledi ve “Başkanlık sisteminin uygulanabilir olduğunu düşünmüyoruz” deyiverdi…

Peki siz nasıl bir sistemden yanasınız? Alternatifleriniz var mı?” diye sordu arkadaşlarım.

Sayın Bozkurt tane tane anlattı…

Bize göre; parlamenter sistem artık dar geliyor. Yani kör topal gidiyor. Aksayan yönleri artmaya başladı. Getirilmek istenen tam başkanlık olayında ise iki ayı uygulama dikkat çekiyor. Ya eyalet ya da üniter sistem.

İlk uygulamada Türkiye’yi eyaletlere bölmek zorundasınız. Bu sayı da yediyi geçemez. Yani merkezi bir sistemle yöneteceksiniz, şimdikinden pek farkı yok. Üniter sistemi uygularsanız eğer bu kez de diktatörlük kaçınılmaz. Bu konuda çok dikkat etmek gerekir. Tüm bu sakıncaları dikkate alarak diyoruz ki; Daraltılmış bölge esasına göre yapılan iki turlu seçim ve Yarı Başkanlık sistemi en uygun olanı… Türkiye’ye en uygun olanı ‘Yarı başkanlık sistemidir…”

Ölçülmüş, biçilmiş ve danışılmış… Uygulanan ülkelere bakılmış ve hükümet başta olmak üzere ilgili yerlere verilmiş bir öneri…

Ele alınabilir ve üzerinde tartışılabilir…

Gazeteciler olarak araştırma yapan bir federasyon başkanını bulmuşken bırakmıyoruz doğal olarak. Sormaya devam ettik; “Yarı başkanlıktan kast edilen nedir?” dedik…

Soru pek hoşuna gitmiş olmalı ki anlatmaya başladı; “Şu anda ülkenin en büyük sorunu denetimsizlik. Kimse yaptığı işlerden, aldığı kararlardan, attığı adımlardan dolayı denetlenmez oldu. Bize göre yönetimle denetleyen aynı olamaz, olmamalı. Devlet memuru bir başka devlet memurunu denetliyor… Ya da denetleme adı altında kıyıma gidiliyor. Kim iktidarsa yakın olanlar denetlenemiyor.Kişinin ya da kurumun yaptıkları yanına kalıyor. O nedenle de yolsuzluk artıyor…

Öncelikle seçim sistemi dar bölgeye göre biçimlenmeli sonra da yarı başkanlık gelmeli… Bir başka önerimiz de Ombudsmanlık sistemi. Zaten yarı başkanlık geldiğinde sistemde bilenler ve saygı duyulanlar otomatikman yer alacaklardır…”

Burada küçük bir itirazım var; ‘halkın algıları nasıl yönetilecek? Dar bölgeden gelecek olan parlamenterler için ölçümüz ne olacak? Senato kurulacak mı?

Sorularımdan biri de ekonomideki gelişmeler oldu.

Gelişmeler inşaat sektöründe ve katma değere katkısı reel değil. Sıkıntılar artıyor ve yeni pazar bulmak güçleşiyor” dedi sayın Bozkurt.

TESİAD’ı yakından takip etmek gerek. Araştırmalarını sizlerle paylaşmaya devam edeceğim…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir