Kirazlıyayla’ya Meyra ‘kurşun’u! (2)
Dün yayımlanan yazıma; “Yabancı sermaye yatırımlarına sağlanan kolaylıklar ve tanınan imtiyazlar, Türkiye’nin hemen her yerinde maden şirketlerinin önünü açtı… Uluslararası Tahkim Kurumlarının varlığı da Demokles’in kılıcı gibi tepemizde sallanıp duruyor…” diye başlamıştım…
Yenişehir’in Kirazlıyayla köyünün hemen yanı başındaki arazide Meyra Madencilik adlı firma tarafından “Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı Projesi” için çalışmalar başlatıldı… Ağaçlar kesildi, topraktan örnekler alındı, işçilerin kalacağı konteynerler yerleştirildi ve köy halkı, geleceği kaybetmekten korkarak eylemlere başladı… Ağırlıklı olarak köylü kadınlarının daha önde olduklarını gördük…
Binlerce ton taşın toprağın içinden bakır, çinko ve kurşun cevherinin ayıklanması işi, su ile yapılacak. Köylülerin susuzluktan yakınmalarının nedeni de bu. Zira, bölgede su kaynakları azalmış, sulama göleti de kurumuş durumda.
Haklı bir çaba var Kirazlıyayla’da…
Çocuklarına ve torunlarına yaşanabilir bir köy bırakmak istiyorlar… Suyun tertemiz olmasından, havanın ve toprağın mis gibi kokmasından gayrı bir istekleri yok aslında…
YARGILANDILAR…
Kadınlar şikayetçi ama köylü kadınlardan şikayetçi olan firma yetkilileri de var… Doğal olarak dava açılmış… Köylü kadınların içinde daha önce mahkeme görmemiş, jandarma ve polisle hiç karşı karşıya gelmemiş olanların sayısı epeyce fazla… Devletin bu yüzüyle de tanıştılar…
Yenişehir Adliyesi’ndeki duruşmaya, 7 Haziran 2020 tarihinde beton mikserini Kamışlı Göleti’nde yıkarken şoförlere ve maden şirketinin güvenlik görevlilerine saldırıp darp ettikleri ileri sürülen 6’sı kadın 9 köylü ile şikayetçi maden şirketi çalışanlarının avukatları katıldı.
Duruşmada ifadesi alınan sanıklar beton mikserinin atıklarının sulama amaçlı kullandıkları gölet suyuna dökülmesine itiraz ettiklerini söylerken, fiziki şiddet ve darp iddialarını yalanladılar. Beton mikserinin gölete atık bırakması asla kabul edilemez… Bilinçsizlik had safhada…
Davacı avukatları güvenlik görevlilerinin “Üzerimize taşlarla sopalarla saldırdılar, kan revan içinde kaldık, canımızı zor kurtardık” sözleri dikkati çekti… Duruşma hakimi şikayetçilerin mahkemeye maddi delil sunmalarını istedi… Ve duruşma 11 Haziran 2021’e ertelendi…
Köylüler, 77 gün sonra bir kez daha mahkemeye çıkacaklar…
Üzgünler ve haklı olduklarına inanıyorlar…
Kirazlıyayla köyünden vatandaşlar geleceğe omuz omuza yürümek için hazırlar… Avukatlarını can kulağıyla dinliyorlar… Davayı CHP, İYİ Parti, Baro, Akademik Odalar ve Çevre Platformu temsilcilerinden oluşan oldukça kalabalık bir grup izliyor…
İddialar arasında; Maden şirketinin faaliyetini engellemeye çalışmaları ve maden şirketinin güvenlik görevlilerini darp etmeleri var… Jandarma tarafından gözaltına alınan kadınlar, “denetimli serbestlik”ten yararlanarak serbest bırakılmış, ancak bahçelerine her gidiş için jandarmaya imza vermişlerdi.
KÖYLÜLER DERTLİ
Köylüler maden şirketinin daha şimdiden köyü susuz bırakmaya başladığını, sulama göletine el koyduğunu ve kuruttuğunu, sondajlar yüzünden su kaynaklarının kuruduğunu anlatıyorlar.
Bursa’daki akademik odaların ve STK’ların açtığı davada mahkemenin, “Yürütmeyi durdurma kararı” vermesine karşın şirketin faaliyetlerine aralıksız devam ettiği de gelen bilgiler arasında… Olacak şey değil…
Bakır, kurşun ve çinko çıkarılmasına teorik olarak karşı değilim; Ancak, yüzyıllardır Kirazlıyayla’da yaşayan halkın sağlığı, suyun kalitesi, sulama sularının kirlenmesi gibi geri dönülmez zararlar yaratacaksa eğer MADEN RUHSATI İPTAL EDİLMELİDİR. Hiç bir şey halka rağmen yapılamaz, yapılmamalı…
Yaşam hakkı, paraya tahvil edilemez…