Büyükşehir Yasası ile birlikte köyler, bir gecede mahalle statüsüne geçiverdi… Ağızlarında ‘Şeerli olduk gari leyn” sözü eksik olmayan köylülerin evlerinin altındaki ahırlarda besledikleri inekler satıldı, tavuklar azaldı, eşekler bile anırmaz oldu; Çünkü yasaktı… Sabahları horoz ötüyordu o kadar…

Sonra asfalt yol geldi, ekmek geldi, en önemlisi de ‘şeerden gelenler’ tarlaları, bahçeleri ucuza kapatıverdi… Köylünün kagir toprak damlı evlerinin karşısına villalar inşa edildi, 4X4 otomobiller fink atmaya başladı…

Yüzyıllarca aynı topraklarda üreten köylünün hayata bakışı değişti… Gençler kente iş bulmaya gitti, kızlar kentten koca bulmak için hafta sonları kentin çarşılarına indi… Bağını bahçesini satanlar taksi satın alarak yatırım yaptı, daha fakirler kapıcı olabilmek için hemşerisinden gelecek telefonu bekledi… O telefon hiç gelmedi…

3-5 dönümden elde ettiği meyve sebzeyi satarak çocuklarını okutmaya çalışan köylü uyandı, uyandırıldı (!) Hazır para için arsaya dönüşen tarlasını satmak hoşuna gitti Hasan Hüseyin Ali dayının. Zaten çocuklar da kentte okula gitmek istiyordu… Bilmediği sokaklara daldı köylüler. Artık her şeyi parayla alıyorlardı ve geçinmek zordu. Köyde su bedavaydı, yakacak odun bedavaydı, yumurta bedavaydı salça, yoğurt, ekmek bedavaydı… Hangi kapıyı çalsan karnın doyardı…

Kent öyle miydi ya

Adım başı para istiyordu herkes… Otobüs para, minibüs para, metro para, su para, ekmek para… Ne çok dilenci vardı kentte… Markete gitti Hasan Hüseyin Ali dayı… Paketliydi her şey ve el değmemişti… Pek keyiflendi… Aldıkça aldı, aldıkça gözü doymadı… Sepeti doldurdu kasaya geldi, öndekiler gibi bekledi, kasada çalışan genç kız her paketi bir cihaza tutuyor dııt dııt sesler geliyordu… Barkodlar okundukça keyiflendi, amma çok almıştı öndeki ensesi kalın adam… “Evde çok insan var herhal” dedi içinden… Adam bir kart çıkardı ve kasadaki genç kız o kartı bir cihaza sokuverdi… Adam bazı tuşlara bastı ve kartı alıp cebine koydu… Aldıklarını poşetlere doldurdu ve gitti adam… Para neyim de çıkarmadı cebinden… Hasan dayı pek anlamadı önce… Sıra kendisine geldiğinde “Kızım öndeki adam para ödemedi. Siz para almadan mal mı veriyorsunuz?” diye sordu… Kız gülümsedi önce… “Yok bey amca o banka kartıyla ödedi. Böyle çok daha hızlı oluyor işler” dedi… Banka kartı da ne olaydı ki… Sepetten ürünleri çıkardı, yumurta, tereyağı, Ayçiçek yağı, bulgur, pirinç, salça, bal, peynir, zeytin, un, şeker, çay, nohut, kuru fasulye, tavuk, kıyma artık yürüyen banttaydı… Bant çalışınca seyirtti arkasından… Paketler yürüyordu ve çalışan kızımız her birini dııt dııt öten cihaza gösteriyor, kenara koyuyordu… Hasan dayı poşetlere doldururken kızın sesini duydu; “445 lira 99 kuruş”… Hasan dayı anlamadı önce, “Bana mı söyledin kızım?” deyiverdi… “Evet amca” dedi kasiyer kız. Elini cebine attı bir küçük tomar para çıkardı… Saydı ama sadece 225 lirası vardı… “Kızım ne yapacağız şimdi” dedi… Ama sesi kısıldı o an… Kasiyer, poşetlere doğru uzandı ve içinden paketleri çıkarmaya başladıHasan Hüseyin Ali dayının gözleri doldu… Gerisini hatırlamıyordu, bayılmıştı

Bu anekdot, yaşandı sevgili okuyucu… Olaya şahit olanların anlattıklarını özetlemeye çalıştım. Alışveriş yaparak her şeyi kasada bırakıp gidenleri de gördüm… Büyük bir alışveriş merkezinin otoparkına inen bir hanımefendiye kibarca yanaşarak “Lütfen elinizdeki poşetleri verin. Başka bir şey istemiyorum” diyerek gıda ürünlerini alıp uzaklaşan insanlar vardı 2001 krizinde… Et yemeyi ‘Kurban Bayramı’na bırakanlar olduğu gibi…

Bugünlerde gıda fiyatları çok arttı… Pazarda taze meyve, sebze  pahalı, markette paketli her ürün pahalı ya da gramları azaltılmış durumda. Oysa çiftçi “Para kazanmadığını” söyleyerek isyan ediyor… Bir terslik var…

Kabzımal, yaz aylarında ‘ürün kurudu’, kış aylarında ise ‘kamyon gelmedi…’ der durur… Bu yıllardır tekrarlanır ama kimse üzerinde durmaz bu sözlerin… Televizyon kanallarından izlediğim kadarıyla üreticiden 2 liraya alınan bir ürün, çok şubeli marketlerde 12 lirayı buluyor…

Demek ki; Üretici de tüketici de mağdur. Hal Yasası ilk çıktığında “Ürünü üreten dışında kimse satamaz” yazıyordu. Sonra gevşetildi yasa ve aracılar çıktı ortaya.

Üretici, çamurda, yağmurda, karda gece gündüz ürünlerin başını bekliyor, durmadan çalışıyor ama yine de karşılığını alamıyorsa;

Hasan Hüseyin Ali amca daha çok bayılır kasada…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir