Bu cümleyi Fransız bir yazar söylemiş. “İlk bakışta buna inanmamıştım. Kendi kendime hadi oradan demiştim… Böyle bir şey olabilir mi? Mümkün değil bu bir palavra, moral motivasyon için söylenen yazılan bir cümle olmalı” diye düşünmüştüm…

Bu cümle hep aklımı kurcalıyordu, taa ki sıra bana geldi; yaş oldu altmış!

Eğer hayatın özgürlük olduğunu veya özgürlüğün hayat olduğunu kabul edecek olursak, evet hayat ve gerçek anlamda özgürlük altmışında başlar.

“Kendine inanmama, güvenmeme” zincirinden kopma; hep iyilik meleği görünme isteğinden uzaklaşma ve “kendine şefkat ve ilgi gösterme” yaşıdır altmışlar.

Kendi karakterini kabul etme ve onu değiştirme çabasından vazgeçme yaşıdır altmışlar.

Özgürlük içinde olduğunu hissetme, kendini eleştirmeme, serzenişte bulunmama ve sükunetle kendini kabullenme yaşıdır altmışlar.

Hep orada burada kendi hatalarını anlatmanın sona erdiği; hatta yaptığın hatalarla gurur duyma yaşıdır altmışlar.

Çalışma mecburiyetinden kurtulduğun; ya da hobi için, zevk için çalıştığın dönemdir altmışlar.

Aşırı yemek yemekten kurtulmaktır; yesen de sağlıklı olmak ve yaşamak için kadar yemektir altmışlar.

Karşı cinse olan ilgin dengesini bulmuş, canını ruhunu besleyecek kadardır altmışlar.

Bu özgürlükler sana ayrı bir boyut katar, zevk katar, ruh katar.

Elbette altmışından önce ölenler bunu yaşayamazlar.

Aynaya baktığında gençlik tebessümlerini alnındaki kırışıklıklardan görebilirsin.

İstediğin kadar uyanık kalma ve istediğin saatte uyumaktır altmışlar.

Sevdiğin dostlarınla birlikte olma özgürlüğü, televizyonda istediğin programı seyretme istediğin kadar gençlik şarkılarını söyleme yaşıdır altmışlar.

Uzaklara yakınlara seyahat etme, sahilde yürüyerek martıları izleme, dalgaların sesine kulak verirken gençlik aşklarını hatırlamaktır altmışlar.

Bunları kimse senden alamaz zira sen yeni bir hayata başladın.

Evet, sen altmışına vardığında bu özgürlüğü kazandın. Artık özgürsün sen; iş ve pozisyon peşinde koşuşturmayacaksın.

Aynalardan kurtuldun. Saçın başın artık seni fazla bağlamayacak, hatta kendini daha güzel ve daha karizmatik bulacaksın.

Sen tanrının lütfu demeyi öğrendin artık. Saçla tarakla işin kalmadı…

Fön makinesinin enerji kaybından başka bir şey olmadığını anladın artık.

Hayatın temelinin, mal varlığı değil sevgi olduğunu anladın. Hayat sevmektir; kıskanmak ve hırs değildir; bunu anladın…

Güzellik sadeliktir; gösteriş değil!

Topladıklarının pek işine yaramadığını hatta onları başkalarıyla paylaşma ve hatta bağışlamanın sana canlılık ve neşe kattığını anladın.

Sen, tüm benliğini acımasız hayat cenderesine çeken o canavardan kurtuldun artık.

Artık hayata başlamanın zamanı geldi.

Sevgini başkalarından esirgememenin; sevgini başkalarına sunmanın zevkini öğrendin artık. Seviyorsan gerçek budur; saflık ve dürüstlüktür hayatın anlamı.

Sen hayatın kısa olduğunu ve fırsatların sınırlı olduğunu da anladın artık.”

(Net’ten alıntı)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir