Sadece 6 ay önce ilk vaka açıklandığında toplum olarak pek de önemsemedik… Tarih 11 Mart 2020’yi gösteriyordu… Daha çok zatürre olarak algıladığımız; Oysa dünyanın en ölümcül virüsü olan Covid-19 ile daha uzun süre devam edecek bir savaşa başladığımızıo tarihte anlayamadık…

Virüs,vurdumduymazlar yüzünden kapı komşumuza kadar ulaştı.

Verilen bilgilere göre; sadece insandan insana geçen bir virüsten bahsediyoruz… Dünyada en çok gezen, sayısı en çok olan canlı türü şimdilik insan… En bilgili, en akıllı ve en bilinçli olması gereken insan… Maalesef hiç de öyle değilmiş meğer…

Bir milimetrenin 20 milyonda biri kadar minnacık olan virüse ‘kafa atarım’ diyenler olduğu sürece işimiz zor

Eylül ayı ile birlikte sonbahara girdik. Arada sırada yağmur yağmaya, geceleri serinlemeye başladı… Mevsimsel geçiş nedeniyle grip ve nezle olanların sayısı da artacak bundan sonra… Hastanelerde yaşanan sıkıntılar da büyüyecek… Covid-19 ile grip ve nezle olanlarkarışabilirartık…

İkisi arasındaki temel farklara baktığımızda, aslında çok yakın hastalıklar. Ateş, öksürük, yaygın beden ağrısı, halsizlik ve baş ağrısı… Covid-19’u gripten ayıran temel özellik teneffüs sorunu… O kadar…

BU SÜREÇTE HASTALAR ÇOK KARIŞACAK

Gribin daha çok üst teneffüs yollarını tuttuğunu, Covid-19’un ise daha çok akciğere indiğini bilelim…

Bir bireyde ateş, halsizlik, yorgunluk, hafif bir öksürük varsa grip de olabilir, Covid-19 da olabilir ancak nefes darlığı ya da teneffüs sorunubaşlıyorsa onu mutlaka Covid-19 açısından araştırmak gerekiyor. Doğal olarak bu süreç içinde hastalar çok karışacak. Hasta kabul eden kurumlarda yoğunluk artacak. Laboratuvarlar çok yoğun olacak… Her halsizlik her ateş Covid-19 olmak zorunda değil ama test yapmak gerek…

MASKE, MESAFE, HİJYEN

Yeni ve öldürücü bir virüs… Türkiye olarak belki de ekonomik nedenlerle bazı olağanlaşma kararlarında acele ettik… Özellikle maske, mesafe ve hijyen konusunda halkın gerekli hassasiyeti göstermediğini söyleyebiliriz… Tek bir maske ile 5 gün gezenler olduğunu bizzat tespit ettim… Kulağımla duyduğumda, “lütfen günde en az 3 maske değiştirmelisin” dedim. “Çok para gidiyor, alamam” yanıtına üzüldüm…

PROF. DR. PALA’DAN UYARILAR

Bursa’da halk sağlığı alanındaki yetkin isimlerden biri olan Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın dün sabah Fox TV’deki konuşmaları arasından seçtiğim sözler arasında izolasyon ile karantina öne çıktı…

Hastalığı geçiren ve testleri olumlu olan veya temaslı olan bireylerin,kendi meskenlerinde 14 gün boyunca izole edilmeleri gerekiyor. Hastalık bulaştırma riski olanlar ise belli sınırlar içinde karantinada tutulmalı… Pala, “Maalesef konutta kalması gereken hastalarımız dışarı çıkıp markete, kafelere gidebiliyor. Bunun yaptırımları var. İnsanımız dikkatli olmalı. Virüsün şakası yok” dedi…

Programda, kolonyanın cumhuriyetin ilk döneminde, bulaşıcı hastalıkları engellemek amacıyla her ailede bulunan bir ürün olduğunu söyleyen Pala, “Şimdi yeniden kolonya ile tanıştık. Halkımız, el temizliği, hijyen ve mesafe konusunda gerekenleri yerine getirmeli. Risk grubu olan 65 yaşın üzerindekiler için zatürre ve grip aşısını öneriyoruz. Ancak grip aşısı dışarıdan geliyor. Aşının Sağlık Bakanlığı tarafından getirilmesini istemiştik. 65 yaşın üzerinde 9 milyon insan var. Türkiye aşı üreten bir ülke değil artık… Kaç doz aşı gelecek belli değil” dedi…

Ulu önder, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle 27 Mayıs 1928 yılında kurulan ve gereken aşıları üreten Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün artık aşı üretemiyor olması… Şimdi dışarıya bel bağlamak… Acı…

1950’li yıllarda Dünya Sağlık Örgütü tarafından tüm Ortadoğu ülkelerine “Aşı referans ülkesi’ olarak gösterilen ülkem…

Vah ki vah…

NOT: Sanırım eylül ayı sonunda herkes evlere girmek zorunda kalacak. Bu arada İsrail 21 gün ülkesini kapatıyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir