Nilüfer Belediyesi’nin başlattığı “Bursa’nın Değerleri” söyleşisinin ilk konuğu olan değerli arkadaşım gazeteci-yazar, radyo ve televizyon yönetici ve programcısı, tur operatörü, sunucu, korist, sanat sayfası editörü Banu Demirağ’ın yaşamından kesitlere yer vermeye devam edeceğim bugün…

İki çocuk annesi Banu Demirağ’ın elinden gelen hemen her şeyi layıkıyla yaptığına yakından tanığım…

KİTAPLAR YAZDI, YENİSİ YOLDA

‘Manolya Ağacının Kökleri‘, ‘Kırk Bir Yılın Seyir Defteri’, ‘Gülçin Anıl‘, ‘Bir Resimli Mektup‘ ve ‘Festivalin Altın Yılı’ isimli biyografik kitaplara attığı imzalar… Unutulmaz…

Alzheimer hastalığı ile uzun süre mücadele eden rahmetli annesinin hastalık süreciyle ilgili her gün düzenli notlar da tutan Banu; bu süreci başkalarına yol gösterici olması amacıyla kitap haline getirmeyi planlıyor… Harika bir fikir…

YILMAZ AKKILIÇ’I ANDIK

Söyleşiye, ağabeyimiz merhum gazeteci-yazar Yılmaz Akkılıç ile birlikte yaptığı çalışmalara değinerek başlayan Demirağ, “Yılmaz Akkılıç, Bursa’nın değeriydi. Bizi Yılmaz Akkılıç ile buluşturan kocaman yüreğiydi. Müzikle ilgili buluşmalarımız olurdu. Çok güzel sesi vardı. Onun güzel sesinin hasretini duyuyorum ama en çok da bilgisinin… Aramızda özel bir bağ oluşmuştu. Şimdi artık beni tahsis edenim yok. Çünkü Yılmaz Akkılıç benim bir yazım çıktığında hemen arardı ‘Öyle değil o iş arkadaş’ derdi” diye konuştu.

Meslek büyüğümüz Yılmaz Akkılıç’ı yakından tanıyanlar, ne denli özel bir insanla tanıştıklarını, bilginin güç olduğunu ve CHP İl Başkanlığı döneminde belediye başkanlığı kazanıldığını anlata anlata bitiremezler… Kendisiyle çalışma fırsatı yakaladığım için bahtiyarım… Nur içinde uyusun

RADYO GÜNLERİ

Demirağ, radyoda çalıştığı süreci özlediğini; “En mutlu olduğum günler radyoculuk günlerimdi. Bütün çalışma hayatımda sorumluluk duyarak çalıştım hep. Ve her zaman ek gelir için ikinci bir iş yapmaya da ihtiyaç duydum. Sesimden beni tanıyan insanlarla karşılaştım sokaklarda” sözleriyle anlattı…

ECE AJANDALI HAYAT

Banu Demirağ, kişisel tarihini her gün not tutarak bugünlere taşıdığını söylediğinde ‘Ece ajandasına’ duyduğu özlemi de dile getirdi… “Günlük olayları kayda geçirmeyi anneannemden öğrendim. Ondan gördüğüm alışkanlıkla hayatım boyunca ben de hep günlük tuttum. Her şeyi yazdım” dedi. Umarım o günlükler bir gün kitap olarak karşımıza çıkar da Bursa ve Türkiye ile ilgili anılarımızı bir kez daha yad etme fırsatı yakalarız…

Kayseri’de doğan Bursa’da olgunlaşan, gözünü Almanya’da açan, başöğretmen olan dedesi, Çapa Kız Muallim Mektebinin ilk mezunlarından anneannesi, masallarını unutamadığı babaannesi ve Demirağ soyadını aldığı demiryollarının ilk demirci ustalarından olan baba-dedesini unutamayan; Yürekli mi yürekli, dost ve arkadaş canlısı bir insan Banu

KADERİN CİLVESİ; KANSER

Annesini kaybeden Banu’nun tüm yaşamını alt üst eden kanserle savaşı da yaşamının özel bir dönemi…  “Kanser… Bir başarısızlık gibi geldi, büyük utanç ve suçluluk duygusu yükledi bana. Niye hastalandım… Mahcubiyetten kurtulamadım uzun süre. Kendimi adeta karantinaya aldım, bulaşıcıymış gibi saklandım.

Kaderimden razıyım aslında; ‘hayatın püf noktasını kaçırıp tüh noktasında kalmadan’, kullanılmış dedikodu malzemesi olmadan tamamlarım ömrümü inşallah.  Kanser önemli bir eğitim süreciydi, çok kıymetli Yurdusev ablam arayıp ‘yeni vazifen hayırlı olsun’ demişti ilk duyanlardan biri olarak. Onun gibi bilge dostlarım olduğu için hep minnettarım şu hayata. Adam sen de, bilinmedik ne kaldı şu dünyada dediğim dönemde, kanser çok şey öğretti. Hayatım boyunca ‘intiharperest’ biriydim, bu virüsü temizledi kanser. Torunlarımın büyük katkısı var şimdi artık yaşamak için, merak beni yaşatacak. Füsun Erbulak’ın buhranlı dönemlerinde yazdıklarından en unutamadığım, ‘başıma gelecekleri o kadar merak ediyorum ki, intihar edemiyorum’ sözüydü.  Bir Mevlevi deyişidir, “Allah kimsenin kapısını sırlamasın!” Amin.

İyi ki varsın Banu Demirağ, iyi ki arkadaşımsın… Savaşmaya, üretmeye, insanlara faydalı olmaya devam…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir