Sanayici arkadaş artık uyan!
Türk iş dünyasının yurtdışından isteyerek ya da istemeyerek aldığı zorunlu belgelere her yıl 5 milyar Amerikan Doları ödediğini biliyor musunuz?
Büyük bir olasılıkla bilmiyorsunuz. 1 doları 6 Lira kabul edersek; yabancı menşeili kuruluşlara her yıl 30 milyar Lira ödüyoruz. İnanılmaz bir rakam…
Peki… Bu denli büyük bir meblağın önlenmesi için sadece ‘kararlı olmanın’ yeteceğini biliyor musunuz?
“Hayır, bilmiyorum” diyenler aşağıda anlatmaya çalışacağım, bir grup vatanseverin çabalarına kulak versinler…
Bu bir grup vatansever, bir gün Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ı ziyaret ederler. Burkay o gün şunları söyler; “Ülke olarak ekonomik olarak zorluklar yaşadığımız bu süreçten çıkışımızın yolu, daha fazla üretim ve ihracatla mümkün. Göreve geldiğimiz günden bu güne üyelerimizin ihracatını artıracak ve üretim kabiliyetlerini güçlendirecek çok önemli çalışmalar imza attık. Ülkemizin başlattığı yerli ve milli üretim hamlesine desteğimiz sürdürüyoruz. Ülkemiz milli savunma ihtiyaçlarının yüzde 65’ini üretebilecek bir konuma yükseldi. Bizler de BTSO olarak üyelerimizi özellikle uzay, havacılık ve savunma gibi stratejik sektörlerdeki milli projelerde daha fazla yer almaları için teşvik edici çalışmalar yürütüyoruz. Sahip olduğu sektör çeşitliliği sayesinde Bursa, ülkemizin ihtiyaç duyduğu savunma sanayi ürünlerini karşılayacak kapasiteye sahip. Bursa iş dünyası olarak yerli ve milli projelerde daha fazla yer almaya hazırız.”
Yerli ve milli vurgusuna buradan alkış gönderiyorum…
İşte “yerli ürün tüketelim, yerli parça kullanalım, Türkiye’de üretilmiş olanları tercih edelim, bunları yaparken de Türk Standartları Enstitüsü (TSE) damgası arayalım” diye kendilerini oradan oraya atan, her yerde dertlerini haykıran, binlerce bayrak dağıtan, yeri geldiğinde çaldıkları kapıyı açan kim olursa olsun aynı samimiyette konuşan grubun üyelerine “Çılgınlar” adını taktım.
Attıkları taş çok kurbağa ürküttüğü için de buradan kendilerine teşekkür ediyorum…
“Milli Ses Ver Projesi’nin mimarları; KALBİR Başkanı Prof. Dr. Erkan Işığıçok, TSE Başaraştırmacısı ve KALBİR Başkan Vekili Mustafa Karaman başta olmak üzere yönetim kurulunda yer alan değerli isimler, Bursa’yı bir “Kalite Kenti” yapmak üzere harekete geçtiklerinde yüreklerini ortaya koydular.
Binlerce kilometre yol kat ettiler. Binlerce el sıktılar, binlerce konuşmaya imza attılar, bıkmadan usanmadan ülkenin her yanında ışıl ışıl yanmasını istedikleri “yerli ürün, yerli tüketim, yerli üretim ateşini” Bursa’dan yaktılar.
KALBİR Başkan Yardımcısı ve ‘Milli ses ver’ projesi Koordinatörü Mustafa Karaman, yerli üretimin desteklenmesi, tüketicilerin yerli ürünleri tercih etmesi ve sanayicilerin milli sertifikasyona geçmesi gibi konulardaki çabasının karşılığını tam olarak aldı mı bilemiyorum ama attığı her adımda “Önce Vatan” dediğine yakından şahidim.
Kurulduğu 2009 yılından bu yana önemli sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren KALBİR, Türk Standartları Enstitüsü’ne verilmesini gönülden istediğim, “Her ürüne milli sertifika” yetkisi konusunda büyük adımlar attı.
Bursa’da kamu ya da özel; Kurum ve kuruluşların kalite konusunda bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve farkındalık oluşturulmasının sağlanması başlı başına çaba gerektiriyor.
Burada TSE’ye ayrı bir sayfa açmak gerek. Sayın Karaman gelinceye kadar Bursa’da TSE’nin yerine getirdiği işlerden ve aldığı görevlerden habersiz olduğumuzu söylemeliyim. Sanırım 1996 yılıydı ve gazeteye ziyarete gelmişti. İşte her şey orada başladı. Halkla ilişkileri doğasından gelen samimiyetle yapan, söylediklerini yerine getiren, bir çay içimlik de olsa mutlaka uğrayan ve anlatan bu delikanlı, gazeteleri bilgi yağmuruna tutmuştu. Bazı isimler vardır, çalıştıkları kurumla veya yaptıkları işle özdeşleşir; İşte Karaman da bu isimlerden.
Şimdi sıra sanayici ve işadamlarına geldi. Ürettikleri her ürüne TSE logosu koymalılar, sertifikalarını TSE’den almalı ve tüm muayene işlemlerinde TSE uzmanlarına güvenmeliler.
“Milli Ses Ver Projesi”, Türkiye’nin geleceğidir…
