Türkiye’nin tapusu kimdedir ve bu tapunun içinde neler vardır? diye sordum kendi kendime… Düşüncelerim dağıldı bir an, toparlandım sonra… Türk insanı, yıllarını vermişti yerleşmek için bu topraklara… Sonra ‘Kınalı kuzuları’ düşündüm, yüzyıllarca koştura koştura ölüme giden. 28 ayrı devlet kurmuş bir milletin ferdi olarak; şu an yaşanan sürece kadar geldim…

Gelin birlikte bakalım tapuya…

Örneğin, kıyılarımız, limanlarımız, madenlerimiz, tarım alanlarımız, doğal kaynak sularımız, endemik bitkilerimiz, kıta sahanlığı içindeki adalarımız, tuz üretim alanlarımız ve orman varlıklarımız, tapunun içinde yer alabilir mi?

Ya da bankalarımız, sigorta şirketlerimiz, fabrikalarımız, küçük ve orta boy işletmelerimiz, el sanatlarımız, zanaatkarlarımız, bilim adamlarımız, teknoloji üreten beyinlerimiz… Doktorlarımız, mühendislerimiz, özel üretim yapan girişimcilerimizi tapunun içine yazabilir miyiz?

789.000 metrekare içinde yaşayan insan kaynağımızı da ekleyebilir miyiz acaba tapuya? Asırlık ağaçlarımızı, ‘Ölmez ağacı’ zeytinleri, yerel tüm tohumları, sakız ağaçlarını, ladinleri, çınarları, cevizleri, incirleri, armutları, kirazları, kayısı ve fıstık ağaçlarını, çay bahçelerini, şarap ve rakı üretenleri, üzüm bağlarını…

Ya tarihi ören yerlerini, lahitleri, heykelleri, Efes’i, Bergama’yı, Perge’yi, Ani’yi, Myrleia’yı, Ayasofya’yı, İznik’i, Büyük İskender’in geçtiği yolları, Selahattin Eyyubi’nin doğduğu toprakları, padişahların kılıçlarını, Ulu önder Mustafa Kemal’in bıraktığı eserleri, savaşlardan kalan her şeyi, toprak altında bekleyen uygarlıkları, müzeleri, müzelerdeki binlerce eseri, sinagog ve havraları, selatin camilerini, dinlerin yazılı kurallarını koyan kitapları; el yazması Zebur’u, Tevrat’ı, İncil’i ve Kuran’ı Kerimi tapuya sığdırabilir miyiz? O tapu çok ama çok değerli hale gelince taşıyabilir miyiz mesela… Taşıyacak insanlar olarak bizler hazır mıyız böylesi bir ağırlığa…

Tapuyu taşıma kararlılığında olanların çok çalışması, alın terine beyin teri karıştırması gerekiyor diye düşünüyorum. Lafını bilen, attığı adımların sorumluluğunu taşıyan, aldığı eğitimin üzerine tecrübesini ekleyen, danışmanlarını yenecek kadar bilgiyle donanmış, dünyayı okuyan bilen, aldığı sorumluluğun farkında olan bireyler halinde yaşamalıyız… Peki böyle mi oluyor? Hayır olmuyor… Yaşadığı toplumdan nefret eden, yanındaki insanı tanımayan kişilere dönüştük maalesef… Toplumu yönlendirme görevi olanların da suçu büyük…

Biliyorsunuz Türkiye’nin tapusunu oluşturan kurum ve kuruluşlarımızdan en yağlı butlu olanları ‘Varlık Fonu’ içine alındı ve dünyanın en büyük fonlarından biri haline geldi… Amaç; Fon içindeki değerli kamu kurumlarını yabancılara teminat gösterip yol, köprü ve havalimanı projelerine kaynak bulacak, bütçeye kaynak sağlayacak ve piyasa oyuncusu olarak dünyadaki gelişmelere göre davranacaktık…

Fon içinde ‘Eti Maden’ de olunca konu daha da hassas hale geldi… Rezerv olarak hemen her gelişmiş ülkenin göz koyduğu bor madenimiz karşılık gösterilerek alınacak krediler nedeniyle ciddi bir tehlike ile karşı karşıyayız… Kredi ödenmediğinde borçlu olduğumuz kişi ve kuruluşlar doğrudan gelip bor varlıklarımıza el koyabilecek. Korkuyorum…

Yapılan hesaplamalara göre; Dünya bor talebini tam 500 yıl karşılayacak potansiyele sahibiz. Kırka, Bigadiç, Kestelek ve Emet önemli bor madeni yataklarının bulunduğu merkezler. İnsanlarımız madenin getirilerinin farkında bile değil… Oysa teknolojik gelişmeler ABD, Çin, Japonya, Almanya ve Rusya’nın ilgisini bu madenimize yöneltmiş durumda… Dikkatli olmalıyız…

Ekonomi iyi gitmediğinde, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları kredi notumuzu sürekli düşürür… Ülke olarak kredi bulmanın aracı olarak şimdi ‘Varlık Fonu’ görülüyor. Ulusal varlıklarımız bu fon üzerinden teminat gösterilerek kredi bulma yoluna gidiliyor.

Önce “Güllük gülistanlık” sonra “sen sağ ben selamet” noktasına doğru sürüklenmemeliyiz…

Bor madeni gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz en önemli zenginliğimiz. Bu madenimizde gelecek kuşaklarımızın da doğal olarak hakkı var. Teminat gösterirken hesap iyi yapılmalı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir