Ekonominin giderek daha dar bir koridorda ilerlemeye çalıştığı günlerden geçiyoruz. Sıcak para musluklarının kısıldığı ve politik riskleri satın almakta çekingen davranan yatırımcıların kazandıklarını da başka ülkelere kaydırması; Türkiye’yi radikal kararların arifesine getirdi…

2018 yılını yüzde 2.6’lık büyüme ile kapatan Türkiye, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 3’lük küçülmeyi de unutmamalı… 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşecek ‘Belediye Başkanlıkları’ seçimine odaklanan halkın şimdilik olan bitenlerle ilgisi yok gibi… Yerel seçimden çok genel seçim havasında geçen ‘seçim sath-ı maili’nin yarattığı hava dağıldığında yaşanabilecek olumsuzluklar ise yaz aylarının daha da sıcak geçmesine neden olabilir… Bir başka deyişle 2019 yılında ekonomideki küçülmenin derinleşerek devam etmesinin önünde engel yok!

Uluslararası yabancı kuruluşların 2019 yılı Türkiye büyümesi ile ilgili tahminlerine baktım. Yüzde -1 ile -2 arasında değişen oranlar bekliyorlar… Küçülme; İşsizlik, pahalılık, enflasyon anlamına gelir. Döviz kurlarındaki her 1 kuruşluk artış ise; girdi maliyetlerini artırır, ihracat birim fiyatlarını belirlemeyi zorlaştırır ve maliyetlerde inanılmaz rakamlar ortaya çıkar… Sosyal olaylar artar…

Ekonominin büyümesi için biraz daha bekleyeceğiz anlaşılan… Genel beklenti ekonomideki daralmanın bir süre daha devam edeceği yönünde. Gerileyen ekonomiyle birlikte enflasyondaki yüksek seyir de sorunun çözümünü zorlaştıran bir iklim yaratıyor. Yani büyümedeki sıkıntıyı çözüp yeniden ekonomik aktiviteyi artıracağım derken enflasyonu yeniden sıçratma tehlikesi büyük. Ya da enflasyonu düşürmek için alınacak önlemlerin ekonomideki daralmayı daha da derinleştirme ihtimali yüksek. İşte bu gerçeklerden yola çıkarak, piyasalardaki genel beklenti ciddi bir kaynak yaratmadan, ne tür önlemler alınırsa alınsın, ekonomideki büyüme sıkıntısının kolay kolay çözülemeyeceğini gösteriyor.

Bu arada büyümedeki daralmanın derinleşmesini önleyen ihracattaki artışın devam edip etmeyeceği, küresel şartların ve içerideki gelişmelerin buna izin verip vermeyeceği de merak edilen konuların başında geliyor. Kredi musluklarını ihracat ve KOBİ’ler için açan hükümet ise, içerideki varlıkların satışından elde edeceği gelirlerle, yeni pazarlardaki konumlanmalara, gelişmelere ve anlaşmalara bakıyor artık…

2018 yılında kişi başına GSYH cari fiyatlarla 45 bin 463 TL, ABD doları cinsinden ise 9 bin 632 dolar olarak hesaplandı.
Kişi başına milli gelir rakamları uzun süreden sonra ilk kez 10 bin doların altına indi. İnmeye de devam edecek…

Çözüm; insanların beklentilerini makul seviyelere çekmesi gerekiyor. Hammadde bulunması, üretime devam edilmesi, vergi oranlarının yeniden belirlenmesi, halktan alınan vergilerin azaltılması, kiraların dondurulması, tarım sektörü girdilerinde indirim, ödenemeyen kredilerin Hazine tarafından karşılanması, ihracatçıya yeşil pasaport verilmesi, yurt dışındaki varlıkların Türkiye’ye çağrılması, ileri teknoloji getirecek yatırımcılara bedava arsa, elektrik, su verilmesi, eğitimde yeni trendlere yer açılması, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği hedeflerden şaşılmaması, madenlerin işlenerek katma değer elde edilmesi gerek ve şarttır…

Azla yetinen, aza kanaat eden, proteinini mercimekten ve yumurtadan almak zorunda olan, bir işi kendi işi gibi benimseyen, canını dişine takan Türk halkına güvenin. Çatışma ortamları yaratan sözler kullanmayın, halkı sokağa indirmek için özel bir çaba harcamayın. FETÖ’nün peşini de bırakmayın. Dünyanın çeşitli yerlerinde en az 150 milyar dolara hükmeden yapı, mutlaka ortaya çıkarılmalı, uzantıları adım adım izlenmelidir. O para ait olduğu topraklara dönmelidir…

Umarım; yine günlük ve durumu idare etme amaçlı tedbirlerden vazgeçilir, seçimin hemen ardından gerçekten orta ve uzun vadede ekonomiyi güçlendirecek rasyonel adımlar atılır.

Uzun süren kriz ortamları herkesin somurtmasına neden oluyor. Eşler arasındaki kavgalar artıyor, Çocukların beslenme sorunu giderek büyüyor… Sokaklar gergin insanlarla doluyor…

Bahar geldi ve artık gülmek istiyoruz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir