Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump için bugün “Uluslararası kuralları rafa kaldıran adam” demek istiyorum. İstediği ülkeye tehdit savuran, başkanlarını “in oradan aşağıya” diye korkutan, Türkiye’de tutuklu Pastör Andrew Brunson’un serbest bırakılması için tweet atan, Türkiye’nin gözünün içine baka baka Suriye ve Irak’taki ‘düşman kuvvetlere silah yağdıran’ sıkıntılı bir adam Trump…

Karısı bile elini tutmuyor; Sanırım çok kirli!

Trump, son dönemde önemli petrol ve altın rezervlerine sahip Venezuela’ya veryansın ediyor… Asker göndererek ülkeyi kan gölüne çevirmek için hazırlık emri veriyor. Avrupa Parlamentosu da nereden çıktıysa destek açıklaması yapıyor!

Venezuela’nın seçilmiş başkanı Nicolas Maduro’yu, İstanbul Nusret’te yemek yerken gördü Türk halkı. Esmer, göbekli ve gülümseyen bir sima olarak lanse edildi kamuoyuna… Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özel ilgi gösterdiği isimlerin başında geliyor… Venezuela’da işler karışık…

Venezuela’nın nüfusu 30 milyonVenezuela’nın 296 milyar varil petrol rezervi dikkati çekiyor… Varilini 100 dolardan hesapla bak ne çıkıyor… Aklın durur…

1998 yılında ABD’ye başkaldırarak başkan seçilen Hugo Chavez’in ardından seçimle işbaşına gelen Maduro için ‘Bağlantısız ülkelerin’ ellerini çabuk tutmaları gerekiyor.  Chavez, yoksullara gıda kolisi dağıttı, garibanların yaşadığı mahallelere sağlık ocağı ve okul açtı, devletin kaynaklarını halkı için harcadı. Devletin yönetim şeklini değiştirdi. Petrol kuyularını millileştirdi… Bu durum batıyı korkuttu…

Başı ABD ile derde giren Maduro, lise mezunu bir otobüs şoförüydü. Sendikacılıktan siyasete girerek merdivenleri tırmanmış, Chavez’in sağ kolu olmuştu… “Üniversite mezunu olmayan biri devlete başkan olabilir mi?” diye eleştirildiğinde… Chavez “neden olmasın” diyordu

Maduro zaman içinde yandaş medya oluşturdu, şu anda Maduro haricinde hiçbir şey yazmıyorlar, televizyonlarda devamlı Maduro konuşuyor. Muhalif medya sustu… Yayınlarını beğenmediği televizyon kanallarını kablolu kanaldan çıkardı.

Venezuela’da enflasyon yüzde 16.000… Alışverişlerde kredi kartı geçmiyor, mağazalar kabul etmiyor. Hükümet devalüasyonla eriyen kağıt paraları tedavülden kaldırıp, yerine yenilerini sürmek istedi ancak; para basmak için bile para bulunamadı… Asgari ücrete yüzde 50 zam yapıldı, 40 bin bolivar oldu… 40 bin bolivar bugün ancak 15 dolar ediyor!

Et, un, şeker, pirinç, süt karaborsa satılıyor, ekmek için bile kuyruk var, marketler saldırıya uğruyor, yağmalanıyor. Hal böyleyken, zengin daha da zengin oldu, bir hamburger 170 dolara satılıyor, alıcı buluyor! Eczane rafları boşaldı, ilaç sıkıntısı var, sağlık sistemi çöktü, ameliyat malzemesi yok, yeni doğan bebek ölümleri rekor seviyeye ulaştı. İthalat bıçak gibi kesildi, alt tarafı diş macunu almak isteyen, normal fiyatının yüz misli ödemek zorunda kalıyor. Günde 18 saate varan elektrik kesintileri yapılıyor, yeterli elektrik üretilemediği için, kamu kurumları haftada beş gün tatil ediliyor, sadece pazartesi ve salı çalışıyor, özel sektör haftalık izin gününü 3’e çıkardı. Şehirlerde günde sekiz saat su kesintisi yapılıyor… Her 21 dakikada bir cinayet işleniyor, her sene 17 bin adam kaçırma olayı, fidye rapor ediliyor. Gasp öyle hale geldi ki, insanlar cep telefonuyla evlerinde konuşuyor, sokağa çıkarken yanına almıyor.

Sosyal hayat durdu, sinema yok, tiyatro yok, konser yok, hava kararınca şehirler ıssızlaşıyor. Karayolları, limanlar ve havalimanları ordu kontrolünde tutuluyor.

Geçen gün gazeteci Cüneyt Özdemir’in yayınladığı videoda, 54 litrelik 1 depo benzin için 1 adet çikolata verdiklerini seyrettim. Olacak şey değil…

Bu tablodan yararlanmak isteyen ABD, orduya hazır olun emri verdi. Ülkelerin zenginlikleri başlarına bela olmaya devam ediyor.

Türkiye’de de ‘bor ve toryum var…”

Galiba biraz korkuyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir