İşçiyi üzmeyin artık!
2001 ekonomik krizinin ardından iş başına gelen Adalet ve Kalkınma Partisi, bugünlerde asgari ücreti belirleme çalışmalarında, son sözü söylemeye hazırlanan ekibin alacağı karara doğrudan müdahale edecek rolüyle öne çıkıyor…
İşçinin sesi duyulmuyor, sesi kısıldı… Bir yenilmişlik var… Genel grevsiz, öncü işçi liderliğinden ve siyasi önderlikten mahrum bırakılmış halleriyle ‘Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan beklentisi büyük kitleler var ülkede…
Yediği yemeğin içindeki kırmızı eti çatalın ucunda görmek isteyen işçi, ne içtiği ayranın tadını alabiliyor artık ne de sobanın üzerinde pişen kestaneyi soyabiliyor…
Suriyeli işçilerin ucuzlattığı çalışma saat ücretleri, en büyük sıkıntılardan biri… Dişini sıkan, kemerindeki son deliği arayan, tavuk etinden beslenmeye çalışan, patatesten onlarca yemek çıkaran, karbonhidratla haşır neşir olan işçi aileleri, ücretsiz izinlerle yarına uzanmaya gayret ediyor…
Boşanmalarda patlama yaşayan Türkiye, yalnız yaşayan erkek ve kadın işçi cennetine dönüşüyor. Toplumsal sonuçlarını çok yakın gelecekte görmeye başlayacağımız yeni bir yapı kapımızda… Ailesinin yanına taşınanlar var artık. Evliliğini bitirdiklerini saklayanlara rastlıyorum yakın çevremde. Utanıyorlar belki… Bilemiyorum…
Siyasi ömrünü uzattıkça uzatabilmiş ama şimdi kapitalist sermaye birikiminin derinleşen çelişkisinin yarattığı sorunlarla baş etmeye çalışan bir yönetim var. Zorlandığı anlarda hemen harekete geçebilen yapı kurdular…
Dünya, ücretlerin yükseltilmesi, fiili çalışma saatlerinin 8 saatin altına düşürülmesi ve emek yoğunluğunun azaltılması gibi işçi sınıfının acil taleplerini tartışırken; Türkiye son 16 yılda bu talepleri görmezden gelerek sermaye sahiplerinin isteklerini karşılamaya yönelik kararlar aldı…
Dolar kurundaki yükseliş, enflasyonda son 15 yılın rekorları, kasımdaki düşüşe rağmen yıllık enflasyonun yüzde 21,62’ye yükselmesi, temel gıdada ise soğan patates gibi ürünlerde yüzde 50’ye ulaşan zamlar ve tüm bunların karşısında net bin 603 TL asgari ücret… Hemen hemen her şeyinden vazgeçen milyonlar… Onun için ‘asgari ücret’ hayati önem taşıyor…
Cumhuriyet Halk Partisi’nin net 2 bin 200 liralık asgari ücret sözüne rağmen kazanamadığı iktidar mekanizması; bugün liderlik eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı başka alanlara taşıyor. Almanya’daki eyalet sistemi araştırılıyor, “Dünya 5’ten büyüktür’ sözü tartışılıyor, Katar’dan Paraguay’a kadar onlarca ülkeyle çeşitli düzeylerde ilişki yürütülüyor…
Türk-İş’in son araştırmasına göre; 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 943 TL. Yaklaşık 7 milyon asgari ücretli var ülkede… 3 milyon kişi de asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıyor… Aileleri 4 kişi kabul edecek olursak doğrudan 40 milyon kişi asgari ücretteki artışı bekliyor…
Bekleyenler arasında ev sahipleri de var… Buradan hemen kiraların dondurulmasını öneriyorum. Ya da geçici olarak tüm fiyatlar dondurulmalı. İsrail bu yöntemle büyük başarı elde etti… Ne yaptıklarını, nasıl başardıklarını yakından bilen iktisatçılarımız olduğunu biliyorum. Bizim şok kararlara ihtiyacımız var… Hem insanımıza biraz nefes aldırmak şart…
Bir asgari ücretli nasıl yaşar? Hiç düşündünüz mü?
Gelin biraz yakından bakalım… Tek çocuklu, kirada oturan bir aileyi düşünün… Baba çalışsın, anne evde olsun… Temel gıda maddelerini bile alırken zorlandıklarını biliyorum… Asla 1 kilo bir şey alamıyorlar. Bir ay aldıkları bir ürünü diğer ay alamıyorlar… Çocuğun görüp istediği şeyler oluyor… Çocuğun ‘Paramız yok değil mi?’ sözünün açtığı derin yarayı hissedin… Bu çok dokunur babaya beyler, bayanlar… İçinden ağlar baba… Ciğerleri kavrulur, belli etmez… Biz yetişkinleriz, ancak beş yaşındaki çocuk bile yoksulluğu derinden hissediyor artık…
Elektrik, su, doğalgaz, ulaşım, mutfak ve kira…
Rakamlara girmeyeyim borçlu çıkarsınız…
Sürekli borç içindeyiz. Taksitle yaşıyoruz. Yeri geliyor bazı taksitlerde akrabalar yardımcı oluyor, durumu biraz daha iyi olan varsa onlar ödüyor. Kredi kartları patlıyor… İcra kapıda!
Asgari ücreti belirlerken gerçekçi olun. Dürüst olun.
İşçi, canını, kanını, emeğini, hayatını verdi bu ülkede.
Hatırlayın…