EYT’nin sesi duyulsun
Prim gün sayıları dolduğu halde emekli olamayan, emekli olduğu halde maaşları bağlanmayan ve yıllarca ‘yaş bekleyen’ binlerce özel sektör işçisi umutla bekliyor… Yaşamak, ayakta kalmak ve eve ekmek götürmek için hangi işi bulursa çalışıyorlar halen… Yaşlarını sordum; Ağırlıkla 45-50 arasındalar…
18 Kasım 2018 Pazar günü, saat 17.00’de Bursa’da, Karaman Dernekler Yerleşkesinde gerçekleşen bilgilendirme toplantısını baştan sona kadar izledim. Toplantı demek gerçekten ayıp olur; ‘İşçi miting yaptı’ demek daha doğru… Salon doluydu, salonun dışı doluydu, binanın dışında da izdiham vardı.
4-5 bin kişi, izin günü demeden, çiseleyen havaya ve soğuğa aldırmadan bir araya geldi…
“EYT burada… Yalancılar nerede” ve “Emeklilik hakkımız… Söke söke alırız” diye slogan attılar.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EYT) Başkanı Gönül Boran Özüpak ve yönetim kurulu üyeleri ile Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun‘un da aralarında olduğu konuşmacılar, daha çok yasal süreci ele aldılar. İşçi ise bir müjde bekliyordu sanki…
Toplantının davetini yapan işçi kardeşim Hulusi Pehlivan’ı aradı gözlerim önce… Sağ olsun o beni buldu… Daha kapıdan girer girmez CHP İl Başkanı Hüseyin Akkuş’la karşılaştım. El sıkıştık. Ben içeriye girmek için kalabalığa “Gazeteciyim, yol açın lütfen’ diyerek ilerledim. Salon kapısını sadece 3 adım geçebildim ve 5 dakika sonra sıcaktan bunalarak kapının dışına çıktım. Nefes almakta zorlandım… Ses kaydı yaptım dışarıdan.
Kamuoyunda ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ ya da ‘EYT‘ olarak adlandırılan, prim gün süresini doldurmasına karşın yaş şartını yerine getiremediği için emekli olamayan işçinin bekleyişi sürdüğüne göre; işçiyle birebir görüşmenin daha doğru olacağına karar vererek binanın dışına yöneldim. Dışardakiler “Ses gelmiyor, sessss” diye bağırıyorlardı. Dedim ya bir müjde, tutunacak bir dal arayan yüzlerce kişi oradaydı.
Bir işçi “Ben mekanikçiyim. Neden emekli maaşı alamıyorum. İşimden de çıkardılar. Şimdi garsonluk yapıyorum. Yazıktır, günahtır” diye haykırdı. Çevresine toplanan işçilere, “Ne istiyoruz?” diye bağırdı, işçiler “Hakkımızı istiyoruz” diye yanıtladı hep bir ağızdan. Bir daha tekrarladılar, bir daha, bir daha… Öfkeliydiler ama bir o kadar da sakindiler…!
EYT sorununa gelince;
08 Eylül 1999’da emeklilik yasasında değişiklik yapıldı dostlar. Bu tarihten önce 18 yaşında işe başlayan bir kadın 20 yılda ve 38 yaşında, erkek ise 25 yılda ve 43 yaşında emekli olabiliyordu. Bence çok erken yaşlarda emeklilik doğru değil…
1999 yılında çıkarılan yasa ile emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde ise 60 oldu. 1999’dan önce işe girmiş olanlar için de kademeli geçiş hükümleri kabul edildi. Buna göre; Örneğin, 1970 doğumlu olan ve ilk defa 1990 yılında çalışmaya başlayan bir erkek yaş şartı olmasa 25 yıllık sigortalılık süresinin dolduğu 2015 yılında emekli olabilecekken, yaş şartı nedeniyle 52 yaşında, yani 2022 yılında emekli olabiliyor ve emeklilikte yaşa takılıyor. Bu aşamada epeyce mağduriyet olduğu da aşikar…
Şu anki sisteme göre, primini dolduran bir emekli adayı, emeklilik yaşını beklemek zorunda. Bununla ilgili, şimdiye kadar 3 ölçüt belirlenmişti. SSK’lılarda 8 Eylül 1999’a kadar emeklilik için iki şart vardı. Birincisi, sigorta süresi (kadınlar için 20, erkekler için 25 yıl), ikincisi de 5 bin gün prim sayısı. Sonra üçüncü bir prim şartı daha geldi. 8 Eylül 1999’dan önce işe girenler için kadınlarda 40 ile 58, erkeklerde 44 ile 60 yaş arasında yaş bekleme süresi getirildi. Kıyamet de o zaman koptu…
EYT de işte bu aşamada ortaya çıktı ve Türkiye genelinde; deyim yerindeyse sivil bir harekete dönüştü…
EYT Başkanı Gönül Boran Özüpak’la röportaj da yaptım. Her gün işe giden bir kadın… Gönüllü olarak başkanlık yaptığını, işinden artan zamanlarda derneği yönettiğini, çok büyük bir sorumluluk duyduğunu söyledi… Emekli olması halinde eşine 836 lira maaş bağlanacağını da dile getirdi sayın Özüpak. Önce inanamadım ama maaş bağlanma katsayısının yüzde 22’lere kadar gerilediğini hatırlattı hemen. Bu katsayının yüzde 70’lere çıkarılmasını da istiyor.
İnsanca bir yaşam sürmeli insanlar. Elden ayaktan düştüğünde kendisine bakacak insanlara yük olmamalı. Avrupa’nın, ABD’nin yaşlıları ile bizim yaşlılarımız arasındaki bariz fark kapanmalı artık. Bir tas çorbaya muhtaç emekli kalmamalı…