Yerli ve milli sözleriyle birlikte ‘yabancı olan, yabancıdan alınan ve yabancının imal ettiği’ hemen her şeyden kurtulabileceğimizi sanmaya başladık. Başladık diyorum çünkü bir takım insanlar gerçeklerin farkında değil!
Oysa 16 milyar dolarlık gıda ithalatı yapan bir ülkeyiz şimdilerde. Yerli tohuma pranga vurulduğunu idrak edemeyenler, marketten almak zorunda oldukları ‘yiyeceklerdeki koruyucu veya katkı maddelerinin’ neler olduğunu bilmiyorlar.
Cep telefonlarınıza, otomobilinize, kolunuzdaki saate, televizyonlarınıza, klimalarınıza, sigaralarınıza, içtiğiniz gazlı ya da alkollü içeceklerinize, şarj cihazlarınıza, seyrettiğiniz kanallardaki filmlere, gittiğiniz kafeteryalardaki kahve markalarına kadar bir göz atın bakayım önce… Ne gördüğünüzü mırıldanın içinizden.
Hemen hepsi yerli ve milli mi?…
Hadi bir daha bakın, tadın, binin… Eşinizi, çocuklarınızı alın da alışveriş merkezlerini turlayın… Ne oldu bakkal amcalara diye de düşünmeyin sakın! Oradaki markalara dikkatlice bakın. Yerli olanları bir kenara yazın. Yabancı olanları bir başka kenara… Buzdolabınızı açın oradaki markalara bakın. Çocuğunuzun kullandığı tablet ne marka… Eşinizin binlerce lira vererek aldığı giysilerin, çantaların, ayakkabıların markası…
Siz hamburgerin yerlisini de yemişsinizdir…!
Yerli ve milli bir eğitimden mi geçtiniz mesela. Almanca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Rusça şimdilerde Arapça öğrenmek zorundasınız… Daha akıllı olanlar Çince de biliyor olmalı… Osmanlıca türkü bilenler elini kaldırsın!
Teknoloji üretmeden, sana ait olanı zenginleştirmeden, tarım ve hayvancılıkta çağ atlamadan, madenlerini işlemeyi öğrenmeden nereye gidiyorsun. Yerli ve milli arkadaşlarım aslında bir ideale doğru yelken açıyor anlıyorum. Milliyetçi duygular okşanıyor biliyorum. Sen önce kim olduğuna karar ver. Çağ kapatan nesiller yok artık. Bir avuç diye dalga geçtiğin yabancının esirisin de farkında değilsin güzel kardeşim.
Bankaların, sigorta şirketlerin, kredi kartların, iletişim araçların, finans sektörün, kalite kuruluşların, otomobil fabrikaların, motor üretenlerin, belli incelikte çelik sac imal edenlerin, mermeri nakış gibi işleyen makinelerin ve teknolojik hemen her ürünün onlardan geliyor… Yoksa onları yerli mi sanıyordun. Sen fabrikalarda onlara çalışıyorsun. Onlar çiziyor kaderini. Sana da geçinmek için maaş ödüyor. Sen de yine onların gaz şirketlerinden ısınıyor, onların internetini kullanarak bu yazıyı okuyorsun. onların belirlediği ölçütte yaşamaya gayret ediyorsun.
Çeşmeden içtiğin su neden damacanada farkında mısın?
Ha unutmadan… Bilgi toplumu olamadın, şimdi Endüstri 4.0 dediğimiz bir sürece gidiyoruz haberin olsun. Makineler kendi arasında konuşacak, üretecek ve pazara sunulacak o ürünler. Yemeyen, içmeyen, ama düşünen birer makine gelecek. Sen robot diyeceksin yine aşağılayacaksın… Greve falan da çıkmıyor keratalar haberin olsun. Hiç durmadan çalışıyorlar…
Çok değil 20 yıl içinde sana ihtiyaç kalmayacak güzel kardeşim. Sana ihtiyaç kalmayınca ne yapacaklarını biliyor musun mesela… Sana ne olacağını… Çalışmak için şimdiden köyünde bir tarla al. Gıda her zaman gerekli… Anla…
Sen yerli kalacaksın bak bu çok doğru!
xxx
KARADENİZSİAD
Kurucu Başkanlığını Süleyman Uzun’ın üstlendiği ve Karadeniz kökenli olup, ticari faaliyetlerini Bursa’da devam ettiren sanayici ve işadamlarını bir araya getiren Karadeniz Asıllı Sanayici ve İşadamları Derneği (KARADENİZSİAD) kuruluşunu tamamlamış. Bursa iş dünyasına yeni bir soluk getirme hedefiyle yola çıkan iş insanlarına hayırlı olsun.
Ama bir süre sonra aranızdan LAZSİAD çıkarsa şaşırmam!
Xxx
CEPHANELİK VE AĞAÇLAR
Cephanelik Korusu’na ne yapacaksınız anlamadım. Kesmeyin ağaçları kardeşim! Hadi çekip gidin oradan! Cephanelik Korusu, 1. Derece DOĞAL SİT Alanı. ORDUEVİ taşınacak deniyor. Başka yer mi kalmadı da oraya geliyor. Bir daha düşünün…