Üzdünüz çocuklarımızı
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, bu yıl Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavının yapılmayacağını açıkladı açıklamasına da; Yerine hangi yöntemin uygulanacağını bir türlü söyleyemedi ya da söylettirilmedi… Bekliyor olmalı!
Sosyal medya çalkalandı, televizyon kanalları uzmanları konuşturdu, anneler, babalar, teyzeler, dayılar, öğretmenler ve öğrenciler ne diyeceklerini bilemediler. Kurslara başlayanlar buruktu, tüm yaz ders çalışanlar üzüntülüydü… Aileler etüt merkezlerinde imzaladıkları senetlere baktılar… 18 milyon öğrencisi olan Türkiye, yine yapacağını yapmış zengin dünyaya “ben size işçi yetiştireceğim” demişti…
Tak diye söylendi şak diye yerine getirildi… Şaka gibi!
İstanbul Erkek Liseliler Derneği Akademi Kurulu Başkanı, MEF Üniversiteleri Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut’un sözlerinden alıntı yaparak başlayalım öncelikle…
“TEOG kalktı… Önerilen birinci yol “adrese göre kayıt…” Bu konu şu demektir; Doğudaki adama ‘sen olduğun yerde kal, sakın batıya gelme’ demektir. Peki doğuda yeterince iyi eğitim kurumu var mı? Bildiğim kadarıyla yok. Eğitim sisteminin en önemli özelliklerinden biri sosyal mobilizasyonu sağlamaktır, insanları bir yere çakılı hale getirmek değil. Kaldı ki; özel okullar harici eğitimin lokomotif okulları var. İstanbul Lisesi, Kabataş, Galatasaray gibi… Böyle bir şey yapılırsa herkes gider o bölgeden ev almaya kalkar, emlak fiyatları uçar, kayıt zamanı gelince de o ikameti gösterip kayıt sırasına girer. 180 öğrenci kapasiteli bir İstanbul Lisesi için bu mümkün değil. Genel anlamda da akla ve vicdana aykırı bir öneri.
İkinci yol; Her okulun kendi sınavını yapması. Bu da mümkün değil… Çünkü 10 bin okul var. Bu sınavlar 20 günde bitecek deseniz her gün 500 okulun sınavının yapılması gerekir. Daha da önemlisi çoğu okulun bunu yapacak bir ölçme ve değerlendirme birimi yok. Olabilirliği de yok…
Üçüncü yol; başarı puanı ile alınması… Bu da olabilecek bir yol değil. Okullarda herkes 100 alıyor, TEOG’a gelen ise 50 civarı puan alıyor, sonra PISA testinden geçen yok… 17 bin birincinin çıktığı TEOG bile hiçbir şeye ölçüt olmuyor…
Elit devlet okullarının düzeyi aşağı çekilirse felaket olur. Bu yıl çoğu vakıf okullarında 270 bin kontenjan boş kaldı.
Yurtdışı talebi 4’e katlandı
Anaokulu çocuklarının birinci sınıfa başlatılması toplumsal travmaları artırdı. Ancak sistemdeki yanlışlar bir sorun daha doğurdu… Öğrenci liseden soğumaya başladı ve oldukça büyük bir kesim liseye gitmek istemiyor, bunlar halka açıklanmıyor.
Sistem düzeltilecek ise merkezi bir kontrol-sınav sistemi ile şişirme puan veren okullar tespit edilip böyle yapanların katsayıları düşürülmeli… (Kanada Sistemi)
‘Dershaneleri kapattık eğitim kalitesi düşmedi’ dedirtmek için sınavlar gevşek tutuluyor.
4+4+4 ile ilk mezunlar geçen yıl verildi ve imam hatiplilerin ortalaması çok kötü, bunun da fazla bilinmesi istenmiyor. Kaldı ki; Açık İmam Hatipler ile birlikte 1.3 milyon imam hatip öğrencisinin akıbeti ne olacak?
Bu ülkede eğitim hep problem olmuş. Sadece son iktidar döneminde değil geçmişe bakılınca ülkedeki aslında en kalıcı bakanlık olması gerekirken, Milli Eğitim bakanlarının son 50 yılda ortalama görev süresi 1 yıl 4 ay olmuş… Bu anlaşılır bir şey değil. Sadece Hasan Ali Yücel uzun süre görev yapmış. Ancak onun döneminde açılan Köy Enstitüleri, Demokrat Parti’nin İsmet İnönü’ye baskısı sonucu kapatılınca Türkiye eğitimde bir daha belini doğrultamadı. Eğer İngilizce bilmiyorsanız artık 21. yüzyılda yoksunuz, global dünyada var olmanın özeti budur.”
Uzmanlar böyle diyor… Aileleri derinden sarstık… Sistemi oturtamadık… Çocukların hayallerini yıktık…
NOT: ZEYTİNLİKLERE GECE OPERASYONU
Gemlik Manşet gazetesinde bir haber… Gece yarısı zeytinlik kestiler… Gemlik’te Cihatlı Yolu yakınlarında…
Gece çalışması yaygınlaşmaya başladı… DİKKAT!