Daha düne kadar teknolojik insanın kim olduğunu bilmiyor, anlamakta zorlanıyorduk olan bitenleri… Bilgisayar teknolojisinin nereye kadar gidebileceğini halen çözemiyorum, belki de çok azımız akıl yürütebilir gelişmelere… Beynim zonkluyor… Belirsizlik içinde sürükleniyoruz…
Oturduğunuz yerden dünya ile iletişim kurarken atmanız gereken adımlar var artık. Hem de çok büyük ve hızlı adımlar…
Japonya’da çocuklara verilen eğitim ile Finlandiya ve Kore’de verilen eğitimin milli olmadığını söylemek için ‘geri zekalı’ olmak gerek. Onlar dünyaya insan yetiştirirken bizler bilmediğimiz bir dünyada yaşamaya mecbur kaldık. Sadece ‘kerameti kendinden menkul’ insanlarımızın anlattıklarıyla zaman geçirdik. Öbür dünyanın kapısı önünde milyonlarca genç yarattık. ‘Ey Türk istikbalinin evladı’ diye başlayan nutuktan bihaber, ‘İstikbal göklerdedir’ diye sana hedef gösteren bir büyük insandan uzak bir gelecek planlayan bedhahlarla uğraşıyoruz… Ne İbn-i Haldun’dan ne de İbn-i Rüşt’ten esinlenmiyoruz artık… Kıraathane’nin ‘Okuma Evi’ olduğunu bilmeden okey oynuyor, çay içiyor, dedikodu yapıyoruz…
Batının resmen oyuncağı olduk.
“Kıbrıs’ta dur” dediler, “Kuzey Irak’tan askerlerini çek” dediler, “Filistin’e bu kadar yardım yapma” dediler… ‘Mavi Marmara’ gemisini bastılar, Doğu ve Güneydoğu’da cirit attılar, ülkenin her yerinde 600 dönüm yer alma hakları bile var. Cebinizdeki telefonun, çantanızdaki tabletin, kredi kartlarınızın, uçaklarınızın, otomobillerinizin, ilaçlarınızın, temizlik maddelerinizin, içtiklerinizin, sigaralarınızın, matbaalarınızın, televizyondaki filmlerinizin, öğrendiğiniz dillerin çoğu onların.
İki kelimeyi bir araya getiremeyen ve günde 200 kelimeyle konuştuğunu sananların ülkesindeyiz. İlkokuldan sonra eğitimine devam etmeyenlerin yüzde 46’lara kadar yükseldiğinden haberimiz olsun. Kadın nüfusunun sadece yüzde 1’i üniversite öğrencisi… Matematikte, okuduğunu anlamada ve fizik sorularında dünyada 45’inci sıradayız… Yerimizde bile sayamıyoruz, geriliyoruz… Üretimden çıkmaya başladık. Rant gelirlerine bel bağlamış bir gelecek kuruyoruz.
Bu ahval ve şerait içinde debeleniyoruz.
Teknolojik insan modeli dedik ya devam edelim. Artık yeni nesil insanda hiyerarşik sıralama olmayacak, grup halinde, hızlı, esnek, herkesin katıldığı, farklı yetenekleri olanların bir arada olduğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Babadan kalma dediğimiz metotların hükmü yok.
…Ve insan yüksek teknolojiyi de kullanarak işinde başarılı olacak. Şu anda ufukta görünen ve işe yarayabilecek başka bir model yok. Bu nedenle hiç vakit kaybetmeden herkesin teknolojiden azami yararlanma yollarını keşfetmesi gerekiyor.
Bir yerden başlayarak üzerine inşa edeceğimiz dünyanın herkesin mutluluğunu hedefliyor olması da çok değerli. Küçülen, hızlanan, güzelleşen bir teknolojik ortama sürükleniyoruz. Geç kalıyoruz sanki…
Son 20 yılını gözden geçir Ey Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Boşnak, Karapapak, Pomak, Arap, Rum, Ermeni, Roman kardeşlerim; teknolojinin neresindesin, kaç ülkeden kaç arkadaşın var ve sen kaç mega bite edersin…