Önce ekmek üretti… Sonra çevre köylerden süt alarak; Beyaz peynir, kaymak, yoğurt, gurme kaşar peyniri ve tereyağı üretti Büyükşehir Belediyesi… Tarım AŞ yoluyla Bursa İnciri ve armut ihracatı da yaptı… Sıra Uludağ’ın o berrak sularına geldi…

Büyükşehir, Uludağ’dan gelen pınar sularının kent ekonomisine kazandırılması hedefiyle Kestel’in Gözede mevkiine yapılacak ‘Su Şişeleme Fabrikası’nın temelini attı önceki gün… Törene; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İçişleri eski Bakanı Efkan Ala, Vali İzzettin Küçük, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Kestel Belediye Başkanı Yener Acar, Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, AK Parti İl Başkanı Cemalettin Torun ile çok sayıda davetli katılmış…

Demek ki çok değerli bir tesis geliyor… Aldığım bilgiye göre sadece fabrika inşaatı bile 80 milyon liraya mal olacak.

Uludağ’ın memelerinden beslenen 22 ayrı marka vardı… 1 yıl sonra adının BURSU ya da HÜDAVENDİGAR olması muhtemel su markasıyla sayı 23’e çıkacak… Kışın yağan karın erimesi ile ortaya çıkan su, firmaların depolarını sürekli besliyor. Kaynaklar hiç kurumuyor. Arada sırada kuraklık olduğunda su miktarı azalıyor… Bir zamanlar 52 dere yatağı olan Bursa… Sonra rengarenk akıtmayı başardığımız günler geldi… Dere yatakları arsa oldu. Derelerin üzeri kapatıldı, utananlar tarafından… Boyahaneler pıtrak gibi arttı. Tekstil sektörü gelişmeliydi ancak doğaya kıyarak yaptık hepsini… Çeşmelerden su içen Bursa da dahil onlarca kentte damacanayla su satılır hale geldi. En doğal ihtiyaçlardan biri olan su için telefon ediyoruz artık ya da internetten sipariş veriyoruz… İlk başlarda damacanayı 5 liradan sattılar… Şimdilerde 9 lira… 5-6 günde bitiveriyor meret. Bir aile içmek için suya ayda 50 liraya yakın para ödüyor… Çay demleniyorsa, tatlı, mama ve yemek için de kullanılıyorsa eğer ödenecek miktar daha da artıyor… Ne güzel…

Uludağ’ın suları bitmez… Marmara Denizi’ni, İznik ve Apolyont Gölü’nü de düşünürsek; 17 ilçede yaklaşık 3 milyon kişiyi besliyor Uludağ… Bana mısın bile demeden. Topraklar sulanıyor, hayvanlar içiyor, süt oluyor… Bitkiler içiyor meyve-sebze oluyor… Geçtiğimiz yüzyıllarda Evliya Çelebi “…Ve Bursa Su’dan ibarettir” demişti… Öylesine çok, öylesine bendini aşan sulardan bahsediyoruz… Sönmüş bir yanardağ olan Uludağ’ın ta içlerinden sızarak gelen sıcak suları da unutmamalıyız… Sanırım Allah nereye ne vereceğini biliyor ve Bursa’ya da sağlıklı insanlar için suyu bahşetmiş olmalı… İlk çağlarda Tanrıların dinlendiği yer Uludağ. Dedelerimiz, nenelerimiz ‘Keşiş Dağı’ derlerdi… 28 kilise olduğu yazar tarihte… Şimdi yerlerinde yeller esiyor… Tanrılar da terk edeli çok oldu…

Bursa’nın sahip olduğu tarihi, kültürel ve doğal tüm değerleri ön plana çıkarıp, kent ekonomisi için katma değer sağlayan Büyükşehir Belediyesi’nin bu atağı, özel sektörün canını sıkmış olmalı ama denge için gerekliydi sanırım… Fırıncıları Besaş’la frenleyen Büyükşehir’in süt ürünlerinde de markası var artık. Sütaş ve Eker şimdi ucuza süt alamıyor hatta zam bile yapamıyor… Belediye su markasıyla da piyasayı kontrol edecektir… BURSU için Gözede mevkiinde 61 bin metrekare alan kamulaştırılmış… İlk etapta 16 bin metrekare kapalı alana sahip olacak tesislerden günde 80 TIR dolusu su piyasaya verilecek. Naçizane önerim; 1 damacana 5 lira olsun…

Su rahmet, bereket, şifa ve sağlık kaynağı… Doğru idare edilirse 1 litre su parasıyla ile 3 litre benzin alabiliriz… Çünkü gezegende tatlı su kaynakları azalıyor.

Yabancı şirketler boşuna gelmiyor… Uludağ hem kutsal bir dağ hem de su kaynakları oldukça verimli…

Kapitalizmin zaferini de görün bu arada; Sizin suyunuzu paketleyerek size satmayı başarıyorlar… Anladınız siz!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir