Bursa’da, yüce önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde giden, çağdaş, laik ve seküler yaşamdan yana olan 23 yürekli insanın 1995 yılında yaktığı ateş, Bursa’yı sarmaya devam ediyor. Kooperatifin bugünkü üye sayısı şimdilik bin 700…
Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nden (ÇEK) söz ediyorum.
3 Mart 2017 günü yazar arkadaşım Can Ertan’la birlikte ÇEK’e bağlı ‘Özel 3 Mart Aziz Kocaoğlu Eğitim Kurumu’ndaydım… Bu tarih, Türk insanı için çok önemli… 93 yıl önce 3 Mart 1924’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilen yasalarla halifelik kaldırılmış, Tevhid-i Tedrisat (Eğitimde Birlik) kabul edilmiş ve Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştu. Özetle yeni Türk devletinin temelleri oldukça sağlam atılmıştı. Zamana yenilmeyecek, yaşamı kökünden değiştirecek, dünyayla rekabet edecek bireyler yetişecekti. Öyle de oldu.
Kalkınmaya başlayan Türkiye tarımda, sanayide, bilimsel yayınlarda, halkın refahında, eğitim düzeyinde büyük adımlar attı. Köy enstitüleri ile köy çocukları öğretmen oldu. Gittikleri yörelerde bina yapmayı, tarımda çağ atlamayı, kız çocuklarının okutulmasını, yol yapmayı, hayvanların bakılmasını, müzik konusunda enstrüman çalınmasını öğrettiler. Köyler bayındır hale geldi ve Moskova Üniversitesi’nde eğitim almış bir Kürt beyi olan Kinyas Kartal’ın yoğun çabasıyla okullar tarihteki yerlerini aldı. Türk halkının bazı değerlerden bu kadar çabuk vaz geçmesinin ardındaki ana neden bence eğitimdeki yozlaşma. Bilim yerine hurafelerden beslenen bir halk istemiyorum. Ezbere dayalı, baskıcı yapılarla bir yere varamayız. Çocuklarımızın durumunu gösteren PİSA testinden sonraki açıklamalara bakmamız yeter. Matematikte, fizikte, kimyada 72 ülke arasında 50’nci sıradayız. Kendi dilinde okuduğunu anlamayan insanlarla dolu ülkemiz.
Hamaset diz boyu, gerçeklere kara örtü…
İşte küçük bir kıvılcımın nerelere geldiğini görüyoruz. Başarıdan başarıya koşan gençler… Bir dili konuşan ve yazan gençler… Bir enstrümanla harika eserler çalan gençler… Girdikleri sınavlarda dereceye giren gençler… Ülkesi için çalışan çabalayan gençler… Hele de o kır çiçekleri… Köyünde okumaya fırsat bulamamış kızlarımız. Erken yaşta evlenmeye zorlanırken tıp fakültesinden mezun olmasına az kalmış kızlarımız. Pilot olanlar, mühendis olanlar, öğretmen ya da bilgisayar yazılımcısı olanlar… Daha onlarca örnek var elimizde. Ayakta kalmalarına yardımcı olan ÇEK çalışanları.
ÇEK Başkanı Buğra Küçükkayalar’ın, “Her şeyin temelinde eğitim olduğu düşüncesi ile kurulan ve çalışmalarını bu felsefe ile sürdüren Çağdaş Eğitim Kooperatifinin tüm eğitim kurumlarının başında 3 Mart ibaresi bulunur. Bundan amacımız, bu önemli günün anlamının her zaman akıllarda kalması, unutulmaması, unutturulmamasıdır” sözleri gerçeğin ta kendisidir…
İşte böylesine önemli bir tarihte ÇEK’e bağlı kurumlarda eğitim ve öğretim gören çocuklarımızın hazırladıkları programı izledim. İlkokul öğrencilerinden oluşan ‘Çok sesli koro’ aynı anda 4 ayrı sesle inanılmaz başarılı parçalar söylediler. Öğretmenleri Suat Şahin ve Onur Kahvecioğlu’nu tebrik ediyorum.
Bu arada değerli insan Mümin Ceyhan’ın “Üniversite kuralım. Zamanı geldi” sözlerini hemen bir yere not etmenizi öneriyorum. Eğer Bursa el ele verirse ‘Bursa ÇEK Üniversitesi’ 2023’e yetişir…
Bakın ÇEK’e yardım yapan bir sanayici ne demiş bir zamanlar; “Yahu iyi güzel de şu çağdaş lakırdısı nerden çıktı… Solu solculuğu akla getiriyor…” İşte bakış, işte açı, işte ÇEK…
O gün çok güzel ödüller de vardı… ÇEK Eğitim Ödülleri…
ÇEK ‘Eğitim Ödülü’nü bu yıl “Genel kategorisinde” İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Şimşek ve Gazeteci-Yazar Orhan Bursalı;
“Yerel kategorisi”nde ise, ödülleri Halil Güleç ile öğretmen Nihan Toptan aldılar.
Bu arada; Prof. Dr. Hasan Şimşek “MEB Taslak Öğretim Programları” hakkında bilgiler verirken; Orhan Bursalı da “Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü” konusunda ayrıntılı açıklamalarda bulundu. Sancar’ın inatçılığı ve disiplini konusundaki ayrıntılar inanılmazdı.
Özetle dostlar, ÇEK’e yardım ve destekler boşa gitmemiş, gitmeyecek ve sırada şimdi üniversite var. Ona göre…