Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yenilikçilik ve Yaratıcılık Uzmanlık Grubu ile Uludağ Üniversitesi () işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘Bursa 7. Yenilikçilik ve Yaratıcılık Sempozyumu’nda yeni bilgiler edindim. Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum bugün.

Bursa’nın yeni buluşma merkezi olan Podyum Park içindeki ‘Podyum Davet’in büyük salonundayız. Oturacak yer aradım resmen. Büyük bir ilgi var. İş dünyasından, üniversiteden, öğrencilerden, çalışanlardan, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerinden oluşan seçkin bir topluluk beklemede…

Uzun süredir görüşemediğim Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Erdoğan Bilenser’le ve başarıları konuşulan Hüseyin Özdilek’le ayaküstü sohbet ettim. Yanımızda konuşmacılardan Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Üyesi Zeynep Tandoğan da vardı. Benim Hürriyet gazetesi geçmişimden söz edince hemen ilgilendi. Özdilek, her zaman olduğu gibi düşüncelerini korkusuzca dile getirdi. Özdilek, Türkiye’nin yeni bir döneme girmek üzere olduğunu, geleceğin planlanması gerektiğini söylediğinde Bilenser’den katkı geldi. Özetle bazı konularda olduğu gibi ‘geciktiğimizi’ dinledim.

80 milyonluk ülkede güzel şeyler olmasına karşın şu ‘bekleyelim, görelim’ genel tavrımızdan nefret ettim bir kez daha… Neyi bekliyoruz gerçekten bilmiyorum. Godoth’u bekleyelim tamam da nereye kadar…

Oysa ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ sözümüz var. At burada, binici burada, yol burada, gidilecek yer belli ve seyrediyoruz!

Neyse yerimize geçtik. Bu yılki ana teması “Pazarlamada İnovasyon” olarak belirlenen etkinliğin açılışında konuşan BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Günal Baylan, her yere ve herkese mesajları olan yetkin bir konuşmaya imza attı.  Günümüzde küresel rekabetin bilgi temelli olarak hız kazanmasının bilgi ekonomisini toplumsal gelişmenin anahtarı haline getirdiğine işaret eden Baylan, “Bireyler için inovasyon, ekonomik büyümenin katkısı ile yaşam kalitesinin de anahtarıdır. Ülkemizde de konuya ilginin arttığını, desteklerin çoğaltıldığını ve çeşitlendirildiğini memnuniyet verici olarak izliyoruz. Ama şu anda bulunduğumuz ekonomi ve iktisadi kalkınma açısından değerlendirildiğinde çalışmaların yeterli olmadığını da görüyoruz” dedi.

Daha sonra da istedikleri gençleri ve ülkeyi tarif etti; “Teknolojiyi bilinçli kullanan, yeni teknolojiler üretebilen, gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bir refah toplumu…” İmzamı attım bu konuşmaya…

Baylan, gerçeğe de vurgu yaptı; “Alınması gereken söz konusu bu yolun uzunluğu ya da kısalığı da niteliği artırılmış, bilimsellikle donatılmış ve fırsat eşitliğini hedef alan yeni ve güçlü bir eğitim sisteminden geçmektedir. Eğitim; siyaset üstü görülerek buna uygun politikalar belirlenmeli ve sistem, bilimsel bilgi ve sorgulama ile yenilikçi düşünme alışkanlığını benimseyen eğitim reformu ile şekillenmelidir. Gelinen noktada eğitim politikamızın yeterli olmadığını PISA sınav sonuçları da ortaya koymaktadır.”  Var mı itirazı olan. Ölçülen bir eğitim sisteminden gün geçtikçe uzaklaşıyoruz maalesef. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki fark her gün artıyor…

Bilgi toplumu, dijital ekonomi, yeni ekonomi, bilgi ekonomisi ve e-ekonomi gibi kavramlarla tanışanların sayısı öyle az ki…

Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tayyar Arı da yenilikçi ürün ve hizmet üretmenin, rekabetin ilk şartı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Arı, uluslararası piyasalarda sürdürülebilir bir rekabet avantajı elde etmek için yeni tasarımlara, mevcut ürünlerin fonksiyonel yeni kullanım alanlarına ve yaratıcı hizmet süreçlerine ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Arı, üniversitenin Bursa’ya katkıya hazır olduğunu da belirttiği konuşmasında “İİBF olarak bu kentin ürünüyüz, bu kentin malıyız. 32 yıldır Bursa’dayız” sözleriyle gereken yerlere mesajını verdi…

Sempozyumu yarın yorumlayacağım… Yemeksepeti.com, Hürriyet Gazetesi ve Alibaba.com’un hikayeleri çok ilginç… Bir de Bursalı Yüce Zerey’in ‘aşk hikayesi’ var ki inanılmaz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir