Expo 2016 Antalya ve Bursa
Dünya Sergileri (EXPO), 19. yüzyılının ortalarından bu yana düzenlenen ve ülkeler arasındaki iletişime, diyaloga ve barışa katkı sağlayan uluslararası etkinliklerden biri. Bir anlamda dünyanın kültür, tarih ve eğitim faaliyetleri olarak değerlendirilen bu sergiler, ülkeleri bir araya getirerek, daha iyi bir dünya için bilgi paylaşımını sağlamaya yarayan platformlar olarak görülebilir.
Ülkemiz, 1851’den bu yana düzenlenen 63 Dünya Sergisi’nden, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 17’sine, Cumhuriyet döneminde de yine 17’sine katılmış durumda…
Dünya Sergilerinin temel amacı; Ticari ürünlerin tanıtılmasından ziyade, dünyanın geleceğine yönelik fikirlerin, kültürel zenginliklerin veya projelerin sergilenmesi, bilimsel ve kültürel birikimlerin paylaşılması, böylelikle yeni fikirlerin geliştirilebilmesine olanak sağlanması ve evrensel boyutta sosyo-kültürel gelişime katkıda bulunulması diye özetlenebilir.
Sergiler, ülkelerle yapılan görüşmeler sonucunda 90-180 gün arasında açık kalıyor. Bu süre içinde, düzenlendiği kentle birlikte, bölgeye ve ülkeye olumlu etkileri görülüyor. Sergiler, düzenlendikleri kentleri de marka haline getiriyor. Sergiler, kentlere anıtsal yapılar da kazandırıyor. Paris’teki Eyfel Kulesi (La Tour Eiffel), Lizbon’daki Vasco de Gama Köprüsü (Ponte Vasco da Gama), Brüksel’deki Atomium bu yapılardan bazı örnekler olarak halen ayakta…
Bugün Sevilla’daki sergi alanı, teknoloji üreten firmaların yer aldığı bir teknoparka dönüştürülmüş durumda. Antalya için de Acun Ilıcalı’ya verilip verilmeyeceği konuşuluyor. Sanırım batı ile aramızdaki fark da tam da bu noktada ortaya çıkıyor…
Türkiye’nin ilk Expo organizasyonu olan ‘Çiçek ve Çocuk’ temalı A1 kategorisindeki Expo 2016 Antalya’da ülkelerin stantlarını gezerken müthiş keyif aldım (Gruptan ayrı olarak gezdim). Her ülkenin başka bir bakış açısıyla oluşturduğu bahçeler ve mimari yapılar çok kültürlü dünyanın zenginliğini ortaya koyması açısından inanılmazdı. Çocukların sevinçlerinin kaynağını buldum orada. Çocuklar temiz olan yeşillikler ve oyun oynayacakları ağaç altları istiyor. Daha güvenli bir dünyanın geleceği için bizdeki gibi ormanları yok eden anlayışların terk edilmesi şart. Doğayla barışık yönetim anlayışının yerleşmesi gerekiyor. Aksi halde sürekli düşmanlık kaçınılmaz… Sonu da belli zaten; Ölüm…
“Bir dal kesenin başın keserim” diyen atalarımızın izinden gitmeliyiz. Yalova’da çınar ağacının kesilmemesi için koca köşkü ağacın yanından taşıttıran Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün doğaya olan saygısını yüreğinde hisseden yöneticilerimiz olmalı. Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği’ni parça parça küçülten belediyecilikle bir yere gidemez ülkemiz. İstanbul Boğazı’nın etrafına bir bakın bakalım ne göreceksiniz. Orta Anadolu’daki çölleşmeyi kim tetikledi? Kimler şimdilerde zeytin ağacının köküne kibrit suyu döküyor?
“Türklerde vatan yeşildir” mottosunun yerinde yeller esiyor. 1 milyar yaşındaki Uludağ’da neler yapıyorsunuz öyle. Keşişlerin bir zamanlar 28 kilise inşa ettiği ‘Olimpos’un kalbine saplanan binalarla olmaz… En lezzetli zeytinin yetiştiği topraklara kıymayın efendiler. Sonra göç edecek toprak da bulamazsınız. Almazlar sizi Suriyeliler gibi…
Expo’nun uluslararası boyutu 30 Ekim 2016’da sona erdi. 31 Aralık 2016’ya kadar ajans, 30 Haziran 2017’ye kadar da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde devam ettirilecek olan bu sergiye gidin. Özellikle başkanlar gitmeli.
Bu arada
Dünyanın kapalı alandaki en büyük ‘Blok Mermer Fuarı’ dün TÜYAP Bursa Fuar Alanı’nda açıldı. Bu yıl ikinci kez gerçekleştirilen ve ilkine göre yüzde 41 büyüyen fuar, ziyaretçilerini 5 Kasım 2016 Cumartesi akşamına kadar ağırlayacak.
Bu alandaki farkımızı yakından izlemek, doğayı anlamanıza da katkı sağlayacaktır. Yerin üstü kadar altı da inanılmaz…