Türkiye durduruldu
Dünya genelinde 56 İslam ülkesi var. Yaşama katkıları nedir? Bilim alanında ne yapmışlar, kimler hangi buluşlara imza atmışlar? İnsan kalitelerindeki gelişmelerden haberdar olmuşlar mı? Saygı uyandırmak için hangi eğitim biçimlerini tercih etmişler? Ülke içindeki sorunlarını çözerken hangi metotlarla hareket etmişler? Hava, su, toprak üçgeninde uluslararası ölçütlerde temiz kalabilmişler mi? Üretim güçleri nedir? Tükettikleri maddelerden yüzde kaçı kendi üretimleridir? Kadın, çocuk ve hayvan haklarından haberdarlar mı? Yönetim biçimlerinde demokrasi ne kadar geçerli? Sağlık, ulaşım, iletişim, eğitim ve barınma gibi temel konulardaki sorunlarını çözmüşler mi?
Onlarca soruyla devam edebiliriz. Yanıtların doyurucu olmayacağını hepimiz biliyoruz. Ülkelerin içinde bulunduğu coğrafyadan kaynaklanan dezavantajlı yanları olabilir. Japonya gibi toprağı çok az ve adalardan oluşan bir ülkeyi göz önüne getirin. Çok çalışan, üreten, dünyaya hemen her tür elektronik eşya satan, otomobil markaları olan, gururlu bir halk var karşımızda. İkinci Dünya Savaşı’nda atom bombası atılmış, genetik bozuklarla doğan çocuklarını tedavi etmeye başlamış, tsunami ve depremlerle başa çıkmayı öğrenmiş bir halk…
Dönün ve kendinize bakın. Topraklarında hemen her tür sebze ve meyve yetişen, 4 mevsimi dibine kadar yaşayan, akarsuları, gölleri ve denizleri olan 789 bin metrekarelik bir toprak üzerindeyiz. Tarihi, gelenekleri, sanatı ve alışkanlıkları binlerce yıldan bu yana süzülerek gelen, kapitalist dünya ile savaşmış, ileri adımlar atması beklenen bir halkız; Ancak yerimizde saymaya devam ediyoruz… Patinaj yapıyor ve her seferinde artan yükler nedeniyle biraz daha geriye gidiyoruz…
Televizyon ekranlarında sürekli ‘son dakika’ yazan bir 15-16-17 Temmuz (2016) yaşadık. 2 bin 500 yıllık Türk Ordusu içinde kümelenmiş bir takım silahlı kişilerin ‘Kalkışması’, halkın devlete olan inancını sarstı. Üretim devam etse de pazarlama ve ihracat konusunda yaşanan sıkıntılar arttı. Güven bunalımı yaşamaya başlayan Türk halkı, şimdilerde gelecek endişesini atlatma gayreti içinde.
Mısır, Fas, Tunus, Libya, Irak, Bangladeş ve Etiyopya gibi ‘3. Dünya Ülkeleri’ arasına doğru hızla yol aldığımızı söyleyen batılı kaynakları dikkate almak zorundayız. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’den gelen sinyalleri okumak gerekiyor. Ülkenin geleceğini planlayan beyin takımının atacağı her adımın şu günlerde büyük önemi var. Öncelik eğitime verilmeli…
Halkın eğitim düzeyi beklentilerin aksine sürekli yerinde sayıyor ve eğitimin çağdaş normlarda devam etmesinin önüne engeller çıkarılıyor. Üretimi desteklemesi gereken eğitim başka yönlere çekiliyor. Genç nüfusun dinamizmini kıran anlayışlara yer veriliyor. Oysa aynı çocuk batıda buluş yapıyor, NASA’da işe giriyor, en gelişmiş teknolojilerle dalga geçiyor… Demek ki işin başı eğitim azizim… Yaz boz tahtasına çevirmeden, çocuğun beynine çeşitli nifaklar sokulmadan atılacak adımlar halen atılmıyor. Hemen geleceği şekillendirecek düşünme biçimlerine kavuşmamız gerek. Yoksa yüzyılın kaybedeni olmak işten bile değil…
Gençlerimizin iyi okullardan mezun olanları Türkiye’den gidiyor. Davet alıyorlar zaten. Nereye gidiyorlar peki? Yaşam kaliteleri daha yüksek olan ülkelere gidiyorlar. Bizi sömürmeye ant içmiş ülkelere hizmet ediyorlar. Yazık!
Türkiye dünyanın 16 ya da 17’inci büyük ekonomisi. Hacmi 800 milyar dolar. İç-dış borcu 600 milyar dolar. İleri teknoloji ürünlerinin ihracattaki payı yüzde 1…
Türkiye’yi oyalıyorlar ve kandırıyorlar…
AB’nin iki stratejik ortağı var; İsrail ve İngiltere… Türkiye bu tanımın dışındadır… İsrail ve İngiltere örgütlü iki devlettir. FETÖ örgütlenmesinden haberleri yok muydu sizce? İşte büyük oyun buydu. Türkiye’yi durdurdular. Askerimiz birbirine silah çekti, asker ile polis karşı karşıya geldi. Devletin kurumlarına sızanlar, kararlarda etkili oldu. Türkiye eski Türkiye değil diyenler, yenilik adına 1000 yıl geriye doğru giden düzenlemelere yer verdiler…
Bir kez daha yineliyorum; Türkiye durduruldu!
Uyanık olalım, iri ve diri kalalım…