Olağanüstü Hal
Bir devlet görevlisi arkadaşım, “Türkiye’nin yönetilmesi için 5 bin memurun kritik alanlarda görevlendirilmesi yetiyor” demişti. 80 milyonluk nüfusu sevk ve idare edecek 5 bin liyakat sahibi insan… Oysa ‘FETÖ’cü ‘ÖCÜ’lerin sayısı bilebildiğim kadarıyla 2 milyon kişi… Fethullah Gülen kitaplarını okuyanları yakından tanıyorum. Hatta gazeteye gelen kitapları okuyan bir arkadaşımı uyarmış, vazgeçmediği için de tartışarak işten atılmasını sağlamıştım. Halen bir kamu kurumunda etkili bir yerde görev yapıyor… Ama biraz törpülenmiş olduğunu fark ettim son zamanlarda… Zeki ve çalışkan çocukları tespit ederek ‘Işık Evleri’ne davet ettiklerini, sonra da yemek, yatacak yer ve para ile kandırdıklarını, ‘dini inancını yaşayacaksan burası en doğru yer’ sözleriyle etkili olduklarını biliyorum. Seçim kaybeden parti liderinin, “Hükümet oldunuz ama devlet olamadınız” dediği günleri hatırlıyorum. Fethullah Gülen ve yandaşlarının yapmak istediği şey işte tam da burası. “Devleti ele geçirmek…”
Üniversite sınavlarında sorular evlere gitti. Gençler yüzde 90, yüzde 100’le başarılı oldular. Siyaseten atamalarla devletin tüm kurumlarında koltuk buldular. Okullar, etüt merkezleri, yurtlar, dershaneler ve özel üniversitelerle yoğun bir 30-40 yıl geçirdiler. Tesadüfen tanıştığım bir genç “Yurtta bedava kalıyoruz. Ayda da 250 TL harçlık alıyoruz. Hafta sonları Uludağ’a spor yapmaya götürüyorlar. Fakirim ve bunlar benim için yeterli” dediğinde toplumdan uzaklaşan bir gençle karşı karşıya olduğumu anlamıştım.
15 Temmuz 2016 tarihinde harekete geçenlerin içinde bu okullardan, yurtlardan, üniversitelerden yetişen subay ve astsubaylar olmalı. Köşeye sıkıştıklarını anladılar ve son bir hareket için düğmeye bastılar. Başarılı olsalardı eğer Türkiye’de kan gövdeyi götürecekti. Mazlumların yanında bir halk olarak tarihe geçen Türkler birer caniye dönüşecek, iç savaş çıkacak ve hemen herkes için sonun başlangıcı olacaktı.
Demokrasinin nasıl işlediğini gösterme zamanı şimdi. Tüm siyasiler ortak kararlara imza attılar. Şimdi Hükümet bu aşamada ‘Olağanüstü Hal (OHAL)’ ilan ederek 3 ayı temizlikle geçirecek.
Valilerin yetkilerine gelince;
- a) Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak,
- b) Belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak,
- c) Kişilerin; üstünü, araçlarını, eşyalarını aratmak ve bulunacak delil niteliğinde olanlarına el koymak,
- d) Olağanüstü hal ilan edilen bölge sakinleri ile bu bölgeye hariçten girecek kişiler için kimlik mecburiyeti koymak,
- e) Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve
dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak; - f) Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek veya yasaklamak,
- g) Hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek,
- h) Her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak,
- i) Ruhsatlı da olsa her nevi silah ve mermilerin taşınmasını veya naklini yasaklamak,
- j) Her türlü cephaneler, bombalar, tahrip maddeleri, patlayıcı maddeler, radyoaktif maddeler veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu gazlar veya benzeri maddelerin bulundurulmasını, hazırlanmasını, yapılmasını veya naklini izne bağlamak,
- k) Kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak,
- l) Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak.
Türkiye geleceğine sahip çıkacaksa eğer, halkın eğitim düzeyi yükseltilmeli, yatırımlar devam etmeli ve ahlaklı olunmalı…