Bir insan düşünün… Üretimini bilmediği bir alanda 2002 yılında 4 kişi ile yola çıksın ve cebinde sadece 10 bin doları olsun. Büyük bir çaba gösterdiği alanda sadece 14 yıl sonra (yurtdışı da dahil olmak üzere) 300 satış mağazasına, 10 bin çalışana ve günlük 650 bin ziyaretçiye ulaşsın.

Kulağa inanılmaz gibi geliyor…

Bana göre girişimciliğin kitabını yazan bir Türk var karşımızda. Bu hafta sizleri ‘Simit Sarayları’nın kurucusu Haluk Okutur’la tanıştırmak istiyorum.

TÜGİAD Bursa Şubesi’nin geleneksel hale getirdiği toplantılardan biri daha geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi. Şube Başkanı sevgili kardeşim Onur Özkul’un davetine katılamadım; çünkü izinli olarak İstanbul’daydım. Ancak anlatılanlardan haberdar oldum ve paylaşmak bugüne nasip oldu.

Geleneksel damak tadımız olan simit, uluslararası bir marka haline geldiğine göre; bu başarı hikayesi gençlere yol gösterebilir. Atılması gereken adımlar olduğuna inanıyorum ve konumuza dönüyorum.

Toplantıda oldukça samimi tavırlar sergilediği duyumunu aldığım Okutur’un, gıda ve tarım sektörünün ülkenin en güçlü alanı olduğunu söylemesi bir kenara not edilmeli. Yeni projesiyle ülkenin 500 milyar dolarlık 2023 hedefine 500 milyon dolarlık bir katkı yapacağına söz vermesi de ayrıca takdire şayan.

Okutur’un, özel olarak korumaya alınması gerekiyor…

Okutur, TÜGİAD Bursa Şubesi’nin genç üyelerine bakın ne demiş; “Böyle organizasyonlar ve deneyim paylaşımları ülkenin geleceği adına çok önemli. Çalışıyoruz yeni fikirler ortaya koyuyoruz ama devamlılığı konusunda yeni adımlar atamıyoruz. Bu birlikteliklerle, tecrübe paylaşımlarıyla ve birbirimize destekle bunun üstesinden geleceğiz. Ülkemizin sizin gibi girişimci gençlere ihtiyacı var.”

Okutur’un simit satma serüvenini de dinlemek gerek; “Simitçi mi olacaksın diyen bir çok kişi beni vazgeçirmek istedi. Ama yılmadım, inandım, cesaret gösterdim ve çalıştım. 2020’deki hedefimizi 2008’de yakaladık. Her hafta 5-6 yeni mağaza açıyoruz. Günde 650 bin insana simit satıyoruz. Dünyadaki en fazla restoran sayısına sahip marka olma hedefinde emin adımlarla ilerliyoruz. Şunu söylemeliyim ki eğer bu projeyi gerçekleştirmeseydik birçok değerimizi kaybettiğimiz gibi simidi de kaybedebilirdik.

Bakar mısınız; ‘Dünyadaki en fazla restoran sayısına sahip marka hedefi’ var. Buna göre yapılanma, buna göre eğitim, buna göre teknolojik gelişmeler var…

Gelen bilgiler içindeki “Hala simit yapmayı bilmemesi” de çok ilginç. Bu konu irdelenmeli; çünkü başlı başına farklı bir duruma işaret ediyor. Okutur, simidin çok satıldığını ve ülkenin yemek kültürüne ait önemli bir ürün olduğunu bilmenin girişimcilik adına daha önemli olduğunu vurgulaması da dikkatimi çekti.

Simit sarayında artık her şeyin kurumsallaştığını ve yeni projelere yelken açmanın vakti geldiğini söyleyen Okutur’un, Türkiye’nin en güçlü olduğu gıda ve tarım konusuna eğilmesi gerektiğini söylemesi ‘sanayicilere’ başlı başına bir ders olmalı.

2 yıldır Ar-Ge çalışmalarını sürdürdüğü tarımsal üretim konusu da Okutur’un heybesindeki bir başka önemli konu… “Türkiye’nin tarımsal ürünlerini daha katma değerli hale getirip dünyaya satma projemi çok önemsiyorum. 5-6 aydır üretime başladık ve dünyanın birçok noktasına satar hale geldik. Gıda ve tarımda dünya şampiyonlar liginde şampiyon olabiliriz. İleri teknoloji, otomotiv ağır sanayi de yapalım ama kısa dönemde dünya liginde yüksek teknoloji yapan diğer rakiplerimizle yarışma şansımız yok. Tarım ve gıdada uygulayacağımız doğru model ve projelerle Türkiye’nin 15 yıl sonraki tarımsal ihracat gelirinin 600 milyar dolar olacağını öngörüyorum. Böyle bir ihracat Türkiye’yi uçurur. Bu projeyi de buna inandığım için başlattım” sözleri umut verici.

Bu proje ile çiftçi para kazanacak. Tohum altın olacak ve kalkınma yine köyden başlayacak.

Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Bursa Şubesi Başkanı Onur Özkul ve yönetim kuruluna, Bursa’nın fikir hayatına katkı sağladıkları için teşekkür ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir