Tekstil; elyaftan başlayarak iplik, dokuma, örme, boya ve baskı gibi süreçleri, hazır giyim ise bu süreci kullanım eşyasına dönüştürecek işlemleri kapsar. Elyaftan iplik ve mamul kumaşa kadar olan kısım tekstil, kumaştan giyim eşyası elde edilene kadar olan süreç ise hazır giyim sektörünün içinde değerlendirilmelidir.

Tekstil ve hazır giyim, sanayileşme sürecinin önemli yapı taşını oluşturan ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasına ciddi katkılar sağlayan emek yoğun sektörlerin başında gelir. Dünyada rekabetin en yoğun yaşandığı bu sektörde, kotaların kalkmasıyla hem arz hem de talep yönünde rekabet daha da keskin hale geldi. Bu çerçevede tekstil ve hazır giyimde markalaşma büyük önem arz etmeye başladı ve nitekim sektörün güç kaybetmesi sonucunda bazı ülkelerin markalaşmaya yöneldikleri de aşikar…

Tekstil ve hazır giyimin temeli Osmanlı İmparatorluğu döneminde atıldı. Dokuma konusunda Denizli ve Tokat, ipekli ürünler konusunda da Bursa’da küçük işletmeler halinde üretim yapıldı. 1915 yılında önde gelen 22 kamu sanayi işletmesinin 18’i, 28 anonim şirketin 10’u, 214 özel sektör işyerinin 45’i ve toplam 264 sanayi işyerinin 73’ü bu sanayide faaliyet gösteren firmalar olarak kayıtlarda yer alıyor.

Cumhuriyetin ilanından sonra Sümerbank’ın kuruluşuyla birlikte bütün tekstil ve konfeksiyon fabrikaları ve atölyeleri bu kuruluşun çatısı altında toplandı. Sümerbank, yaptığı yatırımlar ve yetiştirdiği personelle özel sektöre öncülük etmiş ve içerisinde oluşan birikimin zaman içinde özel sektöre de aktarılmasını sağlayan temel bir işlevin sahibi de oldu.

Sektörde, 1950’li yıllardan sonra özel sektörün öncülüğünde gelişim başladı ve 1960’lardan sonra sentetik elyaf üretimine geçildi. Planlı dönemde uygulanan ithal ikamesi politikası ve teşvik tedbirlerinin de katkısıyla 1960-1970 yılları arasında sektörde daha ileri teknoloji kullanılmaya ve işlenmiş ürün imal edilmeye başlandı. 1960-1980 yılları arasında önemli teknik deneyim de kazanılmaya başlandı.

1980 yılından sonra uygulanan, serbest piyasa ekonomisine dayalı dışa açılma ve ihracatı teşvik politikaları ile birlikte, özellikle 80’li yılların ikinci yarısından itibaren tekstil ve hazır giyim ihracatı önemli oranda arttı ve ihracatın en önemli kalemi haline geldi. 1990’lara gelindiğinde ise toplam ihracat içindeki sektörün payı yüzde 40’a kadar çıktı. 1980’li yılların başında daha çok iplik, elyaf, kumaş gibi tekstil mamulleri ihraç eden Türkiye, 1984 yılından sonra daha fazla konfeksiyon ürünü ihraç etmeye başladı…

Türk tekstil sektörü, ürün kalitesi, moda ve trendleri belirleme gücüne sahip tasarımları ve yüksek teknolojisi itibariyle gelecekte global ticarette adından daha fazla söz ettirecek potansiyele sahip. Bugün Avrupa’nın üçüncü büyük tekstil ihracatçısı olan Türkiye, dünyanın altıncı en büyük hazır giyim ihracatçısı. Günümüzde dünya tekstil ihracatının büyüklüğü 300 milyar dolar civarında. Hazırgiyim ihracatı ise 500 milyar dolara yaklaşıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşında, yani 2023 yılında dünya tekstil ticaretinin 550 milyar dolara, hazırgiyim ticaretinin ise 740 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

2023 vizyonu doğrultusunda Türkiye ihracat büyüklüğünün tekstil ve hammaddelerinde 20 milyar dolara, hazırgiyim ve konfeksiyonda 52 milyar dolara ulaşması hedefleniyor.

Bugünlerde merkezi Bursa’da olan ve başkanlığını kimya mühendisi Ekrem Hayri Peker’in yaptığı Tekstil Araştırmaları Derneği’nin 14 Mayıs 2016 tarihinde ‘Nilüfer Belediyesi Dernekler Yerleşkesi’nde gerçekleştireceği ‘TEKSTİL YAŞIYOR SEMPOZYUMU’ konuşulmaya başlandı. Ülkemizin üretmeye ihtiyacı olduğuna göre; bu etkinliğin verimli geçmesi sağlanmalı.

Sempozyumda; Tekstilde kullanılan yeni elyaflar-iplik-dokuma-örme-boya-baskı-terbiye-dijital baskı-laboratuvar test metotları gibi uzmanlık isteyen konularda ayrıntılı bilgiler aktarılacak.

Tekstil ve hazırgiyim sektöründe faaliyet gösterenlerin kaçırmaması gereken bu etkinlik yararlı olacaktır…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir