Sevgili dostlar, dün sizlere siyasi partilerin asgari ücret için verdikleri rakamlardan yola çıkarak önümüzdeki dönemi anlatmaya çalıştım. İşçi ile işvereni karşı karşıya getirebilecek 1.300 TL ile ilgili gelişmelere bugün de devam edeceğim.

Öncelikle ülkemizdeki açlık ve yoksulluk sınırlarını hatırlamamızda fayda var. Türk-İş’in her ay işçi için yaptığı açlık ve yoksulluk sınırı hesabı önemli ipuçları verir. Son olarak aldığım bilgilere göre; Yetişkin bir erkeğin aylık açlık sınırı 377 TL. Kadın işçinin açlık sınırı ise 314 TL. İki çocuklu bir ailenin aç kalmaması için ayda en az 1.379 TL gelirinin olması gerekiyor. Yoksulluk sınırı ise aylık 4 bin 492 TL olarak belirlenmiş…

Yoksul sayımız inanılmaz rakamlara gelmiş demek ki…

Bu rakamları aklınızdan çıkarmayın… Gelelim asgari ücrete… Asgari ücretin artırılması büyük ölçüde üretim yapısına bağlı olarak belirleniyor. Üretim yapısının bozukluğu ise işçinin içinde olmadığı süreçlere bağlı… Örneğin, üretim yapısı, Hindistan’da üretilen ipliğe dayalı ise, Türk işçisi Hintli işçi kadar ücret alabilir. Almanya’da üretilen makinenin benzeri ise, Türk işçisi de Alman işçisine yakın ücret alabilir.

Tüm çalışanlar, her yerde olduğu gibi asgari ücretin artırılmasını, işveren ise en az artışın olmasını bekler. Bunun için her ülkede asgari ücretin ne olacağına genel olarak devlet karar verir. Devlet, işçiyi memnun etmek için asgari ücreti artırmak ister ancak asgari ücretin yükselmesi sonucu ülkede işsizliğin artmasından, üretimin gerilemesinden, üretilen mal ve hizmetlerin maliyetindeki artış nedeniyle rekabet olanaklarının yok olmasından korktuğu için ücreti olduğunca dengede tutmaya çalışır…

Türkiye’de 2014 yılı sonunda asgari ücret 891 TL, 2015 yılı sonunda ise yuvarlak olarak 950 TL olarak kayıtlara geçti. Bir yılda artış net 109 TL. 1 Ocak 2015 tarihi itibarıyla asgari ücret 1.300 TL olunca yılsonuna göre ücret artışı 350 TL’yi bulacak. İlk bakışta çalışan kişilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi olarak görülen artış, dengelerin bozulmasını da beraberinde getirecek. Son 3 günde vergi kısmında düzenleme isteyenlerin sayısı birden arttı…

Eğer partilerin ücret artırma yarışı olmasaydı “Asgari Ücret Tespit Komisyonu”, asgari ücrete yine zam yapacaktı ama büyük olasılıkla 120-130 TL’de kalacaktı…

Özel sektörde en az 5 milyon asgari ücretli çalışan var. AKP kararı ile bunların asgari ücretlerinde kişi başı 350 TL’lik zammın faturası işverene 437 TL’ye mal olacak… Asgari ücretliye yapılacak ödeme için, işverenin cebinden çıkan para 1.496 TL’den 1.933 TL’ye yükselecek.

Asgari ücreti öderken işveren vergi ve sosyal güvenlik ödemesi yapıyor. 1.300 TL asgari ücretin üzerinde 534.88 TL sosyal güvenlik ödemesi ve 81.93 TL vergi var.

Satışların düştüğü, pazar kayıplarının yaşandığı, bölgesel savaşların taşıma masraflarını artırdığı, girdi maliyetlerinin hızla yükseldiği bir Türkiye gerçeğini kimse unutmamalı. Kurulacak olan yeni hükümeti, büyük sorunların beklediği kesin. Komşularla ilişkiler kötü durumda. Suriye, Lübnan, Mısır ve Libya pazarlarını kaybettik. İran kısmen iyi durumda ancak Suriye il “ortak ülke” statüsü nedeniyle İran kapılarını kapatabilir. Ermenistan zaten sırtını dönmüş durumda. Irak’ta Bölgesel Kürt Hükümeti ile bazı anlaşmalar yapıldı ancak orada da rahat bir ortam olduğu söylenemez… Yunanistan’daki Çipras Hükümeti, Avrupa Birliği ülkesi olmalarının avantajıyla yarın karşımıza dikilecektir. Bulgaristan, Romanya ve Macaristan’da at koşturduğumuz söylenemez… Kısaca, Türkiye’yi iyi günlerin beklediğini söylemek şu an oldukça zor. Büyüme, enflasyon ve döviz kuru beklentilerinde revize edilen rakamlar ipucu olmalı herkes için.

O nedenle 1.300 liralık asgari ücret alım gücünü olumlu etkileyecektir ancak vergi boyutunda mutlaka düzenleme yapılmalıdır

Yoksa işten çıkışları ve küçülen işletmeleri görürüz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir