Gıdamız güvenli mi?
Genetik araştırmalar, topraksız tarım uygulamaları, aşırı gübre kullanımı, ilaçlama ve İsrail tohumları… Türk topraklarında binlerce yıldan buyana yapılan geleneksel tarımı yerle bir etmeye yetti de arttı bile.
Endüstriyel gıda üretiminin dev adımlar atmasının ardından Türkiye’nin hemen her yerinde tarımsal üretim yapmanın içeriği ve şekli değişti. Çiftçi ve köylü arasında gözle görülür değişimler yaşandı. Daha çok üretim için daha verimli tohum, daha çok ilaç, daha çok gübre kullanımı gerekiyordu. Ürünlerin tadı tuzu bozuldu önce. Aynı boyda, aynı tatta, aynı renkte, aynı görünümlü domatesler, salatalıklar, mısırlar, fasulyeler doldurdu tezgahları. Günde iki kez, üç kez yumurtlayan tavuklardan bahsedilir oldu. Sonra kimya girdi devreye. Etin tadını, rengini değiştiren bileşimler… Raf ömrünü uzatan bir anlamda katkı maddeleri, bozulmayan yiyecekler, içecekler… Her mevsim yenmeye başlayan sebzeleri siz daha iyi biliyorsunuz artık.
Yetmedi ithalat silahı çekildi. İnekler, keçiler, atlar, eşekler, koyunlar geldi. Saman ithalatı bile yapıldı. Pirinç, nohut, kuru fasulye, karpuz, muz, kivi, avokado, sarımsak ithalatı beni hep düşünceye sevk etmiştir. Köylü kazanamayınca kente göç etti. Köylerin satılık olduğu haberlerini okuduk hep beraber. Yakın köylerin toprakları zenginlerin ve spekülatörlerin eline geçti. Sanayicilerimiz sağ olsunlar bu köylerin topraklarında at koşturacaklarını çabuk öğrendiler. Yetmedi toprakların altındaki madenlerin çıkarılması için girişimler arttı. Bu bazen kurşun, bazen kömür bazen de mermer oldu. Tarım toprakları üzerinde kamunun izniyle yeni konutlar, işyerleri ve oteller yükseldi. Kiraz üretimiyle ünlü Uludağ ilçelerinin içine termik santral kurduk biz. Yenisi de yolda!
Gıda güvenliği konusunda geçtiğimiz günlerde harekete geçen Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Gıda Uzmanlık Grubu panel düzenlemiş. Etkinliğin açılışında konuşan BUSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Uzmanlık Grubu Koordinatörü Selim Tarık Tezel’in konuşması dikkatimi çekti. Günümüzün modern gıda teknolojilerine ulaşılmasının savaşlarda dayanıklı gıdalara duyulan gereksinim nedeniyle ortaya çıktığına değinen Tezel, gelinen noktada gıda işleme teknolojilerinde amacın sadece gıdaları dayanıklı hale getirmek olmadığını, gıdayı tüketirken tat, koku ve görünüş gibi duyusal özelliklerinde ve besin değerinde en az kayıp oluşturacak gıda işleme yönteminin uygulanması olduğunu kaydetmiş. Tezel, açlık çeken Afrika ülkelerindeki doyurulması gereken insan varlığının bir şekilde mutlaka müdahil olunması gereken bir gerçek olduğunu altını çizerek, “Tarımsal ve hayvansal gıda üretimine küresel ısınma ve çevre kirliliğinin olumsuz etkileri dünyanın yüz yüze kaldığı bir diğer hayati sorun. Gelişen teknolojiler, hastalıklar-beslenme ilişkisi ve gıdalardaki sağlığa yararlı veya zararlı etken maddelerin bilinmesi, günümüz modern insanının beslenmekten beklentisini değiştirdi. Tüketiciler artık bir gıda maddesinden karın doyurmanın yanı sıra; sağlık üzerine etken bir madde ya da doğal besin katkısı içerip içermediği gibi özellikleriyle de ilgileniyor” diye konuşmuş. İşte tam da sorunun göbeğine ateş etmiş sayın Tezel.
Halk yani tüketici, sağlıklı üretim ve sağlığa uygun gıda istiyor. Bakın Tezel daha neler söylemiş; “Gıdalar işlenirken, ambalajlanırken ve taşınırken çevreden ve çalışanlardan bulaşan birçok mikrobiyolojik, kimyasal, fiziksel risk ve tehlikelerin etkisi altında kalabiliyor. Gıda maddesi mamul madde haline dönüştürülürken tüm bu riskler de göz önüne alınmalı. Diğer taraftan, üretilen gıdanın raf ömrü olarak tanımlanan önceden belirlenmiş bozulmadan saklanabildiği süre boyunca güvenli olarak tüketilmesinin sağlanması da yasal bir zorunluluk.”
Panele, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ece Soyutemiz, Bursa Tüketici Derneği Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz, Bursa Yem ve Gıda Kontrol Araştırma Enstitüsü Müdürü Harun Seçkin, Bursa Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Serkan Durmuşve Gıda Yüksek Mühendisi-Danışman Metin Kavas da katılarak konuşma yapmışlar.
Çiğ bile tükettiğimiz gıdamızın güvenli ve sağlıklı olmasını istiyorum.
Çok mu zor!