Okula gönderdiğiniz çocuklarınızın sağ ve salim olarak eve döneceğinden emin misiniz? Ya, çocuklarınızın size her şeyi anlattığından…

Soruları çoğaltmak mümkün… Ama sorunları çözmenin başka yolları olmalı, aranmalı…

Sokakları abazan erkeklerle dolu bir ülkede, kadınları ikinci sınıf gören ve eve kapatmaya çalışan anlayışı geliştirenler, Özgecan Aslan’ın katilleri için karar alacaklar şimdi.

İnanıyor musunuz???

Mersin’e bağlı Tarsus İlçesinde yaşayan Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Özgecan Aslan, 12 Şubat 2015 tarihinde Mersin’de AVM dönüşü bindiği minibüste caniler tarafından tecavüze uğradı, yakılarak öldürüldü ve bedeni dereye atıldı. Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı’nda görev yapan ekiplerin dikkatli ve titiz çalışması sayesinde fail ve işbirlikçileri hemen yakalandı.

Tecavüz, cinsel istismar da dahil olmak üzere kadına yönelik şiddetin gün geçtikçe arttığına, kadın cinayetlerinin önlenmesinde hiçbir şekilde yol alınamadığına ve durumun giderek kötüleştiğine üzülerek şahit oluyoruz. Bu sonuçların kadınları hayatın her alanında ikincileştiren söylem ve zihniyetlerin politika olarak dayatılması ve bu söylemlerin bilinçli olarak ön plana çıkarılmasıyla doğrudan ilgisi olduğunu herkes biliyor olmalı.

Kadın ve erkek eşitliğini sağlamak için bütüncül politikalar üretilmedikçe, failler caydırıcı bir şekilde cezalandırılmadıkça ve toplumda yükselen şiddet kültürüne karşı önlem alınmadıkça bu sorunun çözülemeyeceğine inanıyorum.

Şimdi tepkinizi gösterme zamanı.

Change.org’da açılan Özgecan sayfasına imza atın, sosyal medyada aktif olun, yürüyüşlere katılın, sesinizi yükseltin.

Özgecan Aslan’a tecavüz edip, yakıp genç yaşta hayatına son veren faillerin Türk Ceza Kanunu’nun öngördüğü en ağır yaptırımla cezalandırılmasını isteyin. Soruşturmanın ve dava sürecinin kamuoyu takibine izin verecek şeffaflıkla ve hukuka uygun biçimde yürütülmesini talep edin. Bu ve benzeri olayların tekrar etmemesi için tüm ilgili kurumları acilen sorumluluk almaya davet edin. Biliyoruz ki, Özgecan Aslan cinayeti sıradan bir adli vakanın çok ötesinde yıkıcı sonuçları olan toplumsal bir soruna işaret ediyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurumları; kadınların güçlendirilmesi ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için acil harekete geçmeye ve bu süreçte kadın hakları ve kadına yönelik şiddet konularında deneyim sahibi sivil toplum kuruluşlarını dikkate almaya çağırıyorum. 6284 Sayılı Kanunun daha işlevsel bir yapıya sahip olması gerektiğine de dikkat çekiyorum.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede ve kadınların güçlendirilmesinde İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW Sözleşmesi başta olmak üzere Türkiye’nin kabul ettiği/onayladığı ilgili uluslararası sözleşme ve belgelerin gereklerinin yerine getirilmesi gerekiyor.

İnsan haklarının, en temeli olan yaşama hakkının kadınların elinden alınmasını istemiyorum. Tecavüzden, şiddetten ölen bir kadın daha istemiyorum/istemiyoruz.

Kadınların sesi asla kesilmemeli ki; ülkedeki biz erkekler yaşam kaynaklarımızın farkına varalım. Şen kahkahalarla dolu sokaklar, şefkatle uzanan eller, saygı yüklü davranışlar… Türkiye artık geri kalmış zihniyetten hızla kurtulmalı. Anladınız siz…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir