Aşırı kar hırsı… İnsanı, insan yerine koymama… Çalışma şartlarının denetimsizliği… Kısaca “Vahşi kapitalizm”…

Binlerce insanını yerin yüzlerce metre altında çağdışı şartlarda çalıştıran Türkiye…

Artık söz bitti!

Ermenek’teki maden faciası… Soma’nın ateşi henüz sönmemişken hem de… Acı fışkırıyor oradan. Gözyaşı, öfke ve feryatlar birbirine karışıyor. Uzmanlar yine TV’lerde, demeçler ardı ardına geliyor. Fakat verilen bilgiler 18 işçinin ve onların talihsiz ailelerinin kara yazgısını anlatmaya yetmiyor.

Yetmeyecek…

Binlerce ton suyun altında kalan Mehmet Bahar’ın eşi Ermiş Bahar konuştu dün… Kısacık konuşmasında felaketin ve daha önce yaşanmış, henüz yaşanmamış tüm felaketlerin özetini yapıyordu sanki.

Karaman’ın Ermenek İlçesi Pamuklu Köyü yakınlarında bulunan Has Şekerler Linyit Kömür İşletmesi’nde meydana gelen su patlaması sonucu ocakta mahsur kalan 18 kişinin ailelerinin umutları tükenmeye başladı. Yakınları mahsur kalan ailelerin maden ocağındaki acı bekleyişleri ise devam ediyor.

Umutların her geçen saniye azaldığı madende, mahsur madencilerin yakınlarının isyanları ve tepkileri büyüyor. Gözyaşları içinde isyan edenlerden biri de Mehmet Bahar’ın eşi Ermiş Bahar…

Eşinin aylardır maaş alamadığını söyleyen Bahar, “İçeriden sağ çıksalar ne yapacağız? Üç aydır bizi yediler, bitirdiler. Maaşları düzgün vermediler. Elimizde yiyecek ekmek koymayıncaya kadar uğraştılar. Şimdi de canlarını aldılar. Sağ çıksalar ne olacak, çıkmasalar ne olacak? Maaşlarını düzenli vermezlerdi. Ekmeklerini ellerinden aldılar. Servislerini ellerinden aldılar. Güneyyurt’u yediler bitirdiler. Güneyyurdu bitirdikleri gibi her tarafı bitirdiler” derken ağlıyordu…

3 yaşındaki kızının, “Babam nerede? Su altında mı kalmış? Babam öldü mü?” şeklindeki sorularına cevap bulamadığını anlatan gözü yaşlı kadın, “Üç yaşında bir kızım var. ‘Babam nerede diye soruyor. Çocuğuma cevap bulamıyorum. Bunların hesabını nerede verecekler? Allah’ım, güzel Allah’ım, bunların yaptıklarına göre içeriden sağ selamet çıksınlar. Borçluyuz, dertliyiz. Ev aldık, kredi çektik. Bir sene oldu, evine yurduna doymadan. Bizim halimiz ne olacak? Bitirdiler bizi, bitirdiler. Bugünü yarına atarlar, yarını öbür güne atarlar. Üç aydır maaş yüzü görmeyiz. Eller bayram yaptı, biz yapamadık, eller kurban kesti, biz kesemedik. Bu darlığın bir bolluğu olurdu ama olmuyor işte, olmuyor. İçeride sağ adam mı kalır? Memuruz deyip gezerler. İşçilerin sırtından memurlar… Ama bunları süründürmeli. Hepsini süründürmeli” dedi.

Türkiye ağladı…

Dün başka itiraflar da geldi Ermenek’ten. Maden işçileri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik‘e artan maliyetler nedeniyle işverenin servisleri kaldırdığını ve yemek vermeyi kestiğini söylediler. Madencilerden korkunç bir de açıklama geldi; “Maden ağaları tuvalet izni bile vermiyordu. Arkadaşlarımız pet şişelere ihtiyaçlarını gideriyordu.

Ortaçağ diyeceğim ama dilim varmıyor!

Ocakta mahsur kalan 18 işçiden biri olan İsmail Gürses’in 3 yaşındaki oğlu Mustafa, “Babam bana mama getirecek” diyerek ağlayanları susturuyor.
Bakın işçiler başka neler söylediler… “Herkes evinden zeytin, peynir, domates, soğan ve ekmek getiriyordu. İşveren yalnızca 15 dakika öğle arası veriyordu. Bu arada madenden çıkıp-inmek mümkün olabilir mi? Bu yüzden yerin yüzlerce metre altında yere sofra kurup getirdiklerimizi yiyoruz. Facia da böyle bir yemek sırasında geldi. Ermenek’te hiç bir madende sendika yok, işverenin insafına kalıyoruz. Buradan çıkıp başka bir madene gitsek, bizden önce adımız gidiyor. İşverenler söz birliği yapıyor, bu şartlarla çalışmaya zorluyor.

Daha çok kazanç hırsı…

Gelinen noktada gerçekten söz bitti. Ne yapılacaksa hemen yapılmalı.

Toplum geriliyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir