Sanal medya aracılığı ile edindiğim bilgiler, beni korkuttu. Yaz ayları sıcak ve kurak, kış ayları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz iklimi yerini, yazları sıcak ve yağmurlu, kışları ılık ya da daha az soğuk ve kurak geçen bir rejime bırakıyor. Karasal iklimin değerlerinde de müthiş değişimler söz konusu. Hani arılar toplu olarak ölmeye başladığında insanın dünya üzerindeki varlığı sadece 4 yıl devam ediyordu ya işte asıl neden bu iklim değişikliği… Arılar yollarını milyonlarca yıldan bu yana dünya üzerindeki manyetik alanlardan aldıkları sinyallerle buluyorlar. İklim değişiklikleri bu sinyalleri bozuyor. GSM istasyonları, aşırı kirlilik, kimyasal ve nükleer atıklar ile güneş ışınlarının dik açılarla dünyaya gelmesi insanlığın geleceğinde kritik rol oynayan arıları, kuşları, böcekleri, yılanları ve deniz canlılarını yok ediyor. İklim değişikliklerine en büyük katkıyı ise insan yapıyor.

Enerji elde etmek için dünya yüzeyinin altındaki petrolü, kömürü, uranyumu kullanan insan, fosil yakıtların zararlarını bertaraf etmeyi unuttu. Tüm dört tekerlekli araçlarda, uçaklarda, gemilerde, trenlerde, sulama motorlarında, kalorifer kazanlarında 100 yıldan bu yana aşırı derecede fosil yakıt kullanan insan, bitimsiz sandığı doğasına çok zarar verdi. Isınmak için önce çevresindeki ağaçları yaktı insan… Ormanları bitmez sandı. Sonra kömürü yaktı, şimdilerde doğalgazla ısınıyor, yemek pişiriyor, fabrikalarda enerji kaynağı olarak kullanıyor.

Örneğin Ovaakça Doğalgaz Çevrim Santralinde elektrik elde ediyor insan. Bacalarından 110 derece santigrat ısı çıkıyor. Isı, kuzey rüzgarlarıyla Bursa ve Uludağ üzerine seyahat ediyor. Hava ısınıyor. Soğuk hava ile karşılaşamayan bulutlar ağlayamadan kentin ve dağın üzerinden çekip gidiyor. O insan “Aaa kar yağmıyor artık” diye basit tümcelerle gününü geçiriyor. Yağmur, mevsimi dışında bardaktan boşanırcasına yağıyor ama faydası yok. ‘Baskın Yağmur’ diyorum ben bunlara; Faydasız, zamansız ve zararlı…

Bakın Greenpeace, Türkiye’yi de içine alan önemli bir araştırmanın sonuçlarını paylaştı: “Küresel ortalama yüzey (kara ve okyanus) sıcaklığı verileri, 1901-2012 döneminde yaklaşık 0,9°C’lik bir artış gösterdi. Bu dönem boyunca yerkürenin hemen hemen tüm yüzeyi ısındı.

Geçen 30 yıl, küresel ölçekte 1850’den beri kaydedilen en sıcak ardışık 30 yıl, 21’nci yüzyılın ilk 10 yılıysa en sıcak 10 yıl.

Karbondioksit (CO2), metan (CH4) ve diazotmonoksit (N2O) gazlarının atmosferik birikimleri (konsantrasyonları) bugün itibariyle en azından son 800,000 yıllık dönemde hiç olmadığı kadar yüksek bir düzeye yükseldi.

CO2 birikimleri, temel olarak fosil yakıt yanması ve ikincil olarak net arazi kullanımı değişikliğinden kaynaklanan salımlar nedeniyle, sanayi öncesi döneme göre yüzde 40 oranında arttı.

Paleoklimatolojik dolaylı verilerin analizleri, Kuzey Yarımküre’de 1983-2012 döneminin büyük olasılıkla son 800 yılın en sıcak 30 yıllık dönemi olduğunu ve olasılıkla son 1400 yılın en sıcak 30 yıllık dönemi olduğunu gösteriyor.

Grönland ve Antarktik buz kalkanları geçen 20 yıllık dönemde kütle kaybediyor, buzullar (dağ vadi ve takke buzulları, vb.) neredeyse küresel ölçekte küçülmeyi sürdürüyor ve Kuzey Kutup deniz buzu ve kuzey yarımküre ilkbahar kar örtüsü alansal olarak küçülmesini sürdürüyor.

Okyanuslar atmosfere salınan insan kaynaklı karbonun yaklaşık yüzde 30’unu emdi ve bu da okyanusların asitlenmesine yol açtı.”

Toplu balık ölümlerinin nedenini anladınız mı şimdi…

Not: (Bilimsel verilere yarın devam edeceğim…)

Xxx

Güzel gelişme

TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu, Baro ve DOĞADER, Bursa ile ilgili bir zafer daha kazandı. Bursa Ovası’nda kaçak yapılaşmaya 2020 yılına kadar izin veren karar, yapılan itiraz sonucu mahkeme kararı ile iptal edildi… Buna göre özellikle kaçak yapı durumundaki fabrikaların organize sanayi bölgelerine taşınmaları gerekiyor.
Tebrikler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir