Enerji, herhangi bir hareketi yapan ya da yapmaya hazır olan kabiliyete denir. Kısaca iş yapma yeteneği olarak da tanımlanabilir. Öyleyse; bir işi yapmak için gereken ilk hareket enerjinin yeterince sağlanması olmalı. Yeterince ve ucuz…

Türkiye bu konuda elindeki değerleri yeterince kullanan, verimli olan ve yenilenebilir kaynaklarını fark eden konumundan çok uzak. Su kaynakları üzerinde kurulan barajlarından elektrik enerjisi elde ederken kuraklık yıllarında elektrik ithalatına gidildiği unutulmamalı… Bulgaristan’dan bile elektrik almıştık…

Kinetik (rüzgar), Hidrolik (su), kimyasal (odun, kömür, petrol, kağıt), nükleer (çekirdek) ve termonükleer enerji kaynakları, insanlığın attığı adımları büyütmüş ve hızlandırmıştır. Dünya son zamanlarda, kaynak kullanım süresi 25-40 yıl olan doğalgazdan da enerji elde ederek serüvenine devam etmektedir.

Türkiye, elindeki kömür yataklarını daha verimli hale getiremediği için doğalgaz ve petrol bağımlısı haline geldi. Dünyanın en pahalı iki yakıtıyla yola devam etmek herhalde intihar kararı olsa gerek. Güneş, rüzgar ve kömür konusunda adım atmak zorunda olduğumuzu unutmadan asıl konumuza geçelim… “KOBİ’lerde Enerji Verimliliği Projesi (KOBİENVER), zaman geçirilmeden uygulanmak zorunda. Projenin tanıtımında başrol oynayan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), Bursa Bölge Müdürü Ahmet Akdağ’ın ağzından önemli detaylara dikkat çekti. Örneğin, Türkiye’de herhangi bir iş için harcanan enerji, Japonya’dan 3 kat daha fazlaymış… Başka bir anlatımla 1 birim iş için harcamak zorunda kaldığımız enerji, hem paramızı hem de zamanımızı alıp gidiyor. Geçen yıl ortaya çıkan 84 milyar dolarlık cari açığın 21 milyar doları enerji ithalatından kaynaklandı. Oldukça büyük bir rakam.

“Kentleri ısıtacağız, sanayi tesislerinin kapanmasını önleyeceğiz, havayı temizleyeceğiz” diye yola çıkılması anlamlı ama giden dövizi de görmek gerekiyor… 2023 hedefleri arasında nükleer enerji santralları yapılması da var. Bitimsiz enerji kaynağı olarak yanında olmalıyız ancak; Çernobil ve Fukuşima kazalarında ortaya çıkan büyük sorunları da unutmamalıyız. 2030 yılına kadar enerji tüketimini hesaplayan yetkililerin telaşını anlıyorum. Aman dikkat! Hata yapma lüksünüz yok.

Gazete, televizyon ve internetteki; “Evlerimizi mantoladık, yani giydirdik. İşletmelerimizde enerji tasarrufuna gittik. Araçları yeşil motorlarla donattık. Güneş ve rüzgardan enerji elde etmenin yollarını bulduk. Doğu ve güneydoğudan petrol ve gaz fışkırdı. Bor madeninden elde ettiğimiz ileri teknoloji ürünleri dünyada kapışılıyor. Türk savunma sanayi rakiplerine fark attı. Türkiye’de çalışmak isteyen bilim insanları, sanatçılar ve mühendislerin sayısı arttı. Ortadoğu’da ve Türk Cumhuriyetlerinde barış ve istikrar göz kamaştırıyor” başlıkları için geç sayılmaz. Bugünden başlayarak atılacak adımlar, dünyaya yeni bir Türk mucizesini gösterebilir.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO)’nı da yakından izliyorum. Enerji asıl onların işi.

Umut dünyası…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir